BABASIYLA BENZER KADERİ PAYLAŞTI!

Hayat hengâmesi ve yoğunluğu içerisinde birçoğumuzun aklına dahi gelmez, ölüm gerçeği. Tâ ki, yakınımızdakileri, sevdiklerimizi kaybedene kadar. Yani tanıdıklarımızdan yakınımızdan, eş ve dostlarımızdan birinin vefatı, hatırlatır bize ölümün varlığını. Hele hele bu kişi, aniden ve genç yaşta öldü ise farklı bir acı ile yüzleşiriz ve bir başka büyük üzüntü duyarız hiç şüphesiz.
Geçtiğimiz hafta sonu, Cumartesi günü sabahın erken saatlerinde aldık o acı haberi; Barış’ımızı ve arkadaşlarından birini, elîm bir kazada kaybetmiştik.
Ölen yakını olunca insanın, kabullenmek zor oluyor ilk etapta ama haber doğru idi ve yayıldı dalga dalga. Keşan’daki yerel haber siteleri de “Tekirdağ’da meydana gelen kazada ölenlerin biri de Keşanlı Barış” diye verdiler acı haberi.
Öyle zaman olur ki, ‘Ne diyeceğini, ne söyleyeceğini bilemez insan’ denir ya, işte öyle bir zaman dilimini yaşadım hafta sonu.
Yazımın başlığında da belirttiğim gibi, Barış’ın, babasıyla benzer kaderi paylaştığını düşündüm.
Babası, rahmetli olmadan önce, Keşan Belediyesinde çalışıyordu. Barış da Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin çalışanlarındandı.
Babası vefat ettiğinde, yaşı çok küçüktü Barış’ın. O da, bu dünyayı terk edip gittiğinde, çocukları çok küçük kaldı geride.
Ölüm, insan hayatının en kesin gerçeğidir ve ‘Her nefis ölümü tadacaktır’ illa ki, ama dedim ya; ölen kişi yakınınız, sevdiğiniz ise, çok zor gelir insana. Hele hele genç yaşta ve âni bir ölüm ise, herkes için çok üzücü oluyor.
‘ÖLÜMÜN YÜZÜ SOĞUKTUR’!
Öte yandan, ‘Ölümün yüzü soğuktur’ diye bir atasözü var, bildiğiniz gibi. Bu atasözü, ‘Hayatın geçiciliğini ve ölümün her şeye son bir nokta koyduğunu‘ anlatır bizlere. Baktığın zaman bu sözün, hem mecazî hem de gerçek anlamlar taşıyan derin bir mânâsı vardır. Yani ‘Ölümün yüzü soğuktur’ sözü, sadece bir bedensel durumu değil, aynı zamanda ölümün insan ruhunda bıraktığı derin ürpertiyi de anlatır.
Her ölüm, ardında bir sessizlik bıraksa da, yaşarken paylaşılan sıcak duygular o sessizliği aşar ve insanı işte o duygular yaşatır.
BÜYÜK KALABALIK UĞURLADI BARIŞ’I!
Bu arada, cenazedeki kalabalığı görünce aklıma geldi; Genellikle iki olay için eş-dost, konu-komşu, akraba, arkadaş v.s. bir araya gelinir. Yani, düğün kalabalığı ve cenaze kalabalığı. Çok ilginç gerçekten. İkisinde de kalabalık var. Düğün kalabalığında, sevinç, mutluluk, kutlama duyguları hakim iken, cenazede ise hüzün, kayıp, sessizlik, sabır ve teselli duyguları ön plana çıkar. Düğünde insanlar mutlu bir olaya ortak olmak için gelirlerken, cenazede ise insanlar acıyı paylaşmak, destek vermek için bir araya gelirler. Düğün, hayatın başlangıç ve devam eden yönünü temsil ederken, cenaze, hayatın sonunu, fanilik ve sabır yönünü hatırlatır bizlere. Yani kısacası demek istediğim, birinde birliktelik kurulurken, diğerinde vedalaşma yaşanır…
İşte, Keşanlı Barış ile vedalaşmaya, onu son yolculuğuna, ebedî âleme uğurlamaya gelen büyük bir kalabalık vardı. Haklarımızı da (Eğer var ise) helâl ettik Barış’a.
Sen rahat uyu Barış. Geride bıraktığın çocukların, emanettir bizlere. Mekânın Cennet olsun.
Bu vesile ile, kazada ölen diğer kardeşimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı Cennet olsun…

















































