Reklam
Reklam

BU ACI, HEPİMİZE BİR DERS OLSUN!..

Neşe Tosun
Neşe Tosun
  • 08.12.2019

Hâlâ acılı babanın yalvarışları, haykırışları kulağımda… ‘Bulun benim kara gözlüm evladımı!’ diye 2 gün boyunca uçan kuştan medet umdu!.. Eğitimci bir babaydı… Her ne kadar teselli edilmeye çalışılsa ve içinde umut olsa da, çaresizliği ile birlikte, o çalışma şekliyle bir sonuç alınmasındaki imkansızlığın farkındaydı… Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, 4-5 dalgıç ve görevlendirilen kolluk kuvvetleri ile sağlık ve arama-kurtarma ekibiyle (sınırlı sayıda), 22 kilometre su kanalında arama çalışmasının yapılması yeterli değildi… Üstüne bir de imkansızlıklar eklenince, bu daha da güçleşiyordu…

Ve 3. gün… Devletin ayakları suya erdi!.. Sabah saatlerinden itibaren dalgıç ekipleri artırıldı, birkaç bölgede aynı anda arama yapıldı, arazideki çalışmaya; askeri birlikleri, jandarması, arama-kurtarma ekipleri, STK’ların ekipleri, avcılar da katıldı… Dört bir koldan genç avukatımızın aranmasına başlandı… Bu arada imkansızlıklar da giderildi… Buz gibi hava ve buz gibi suda çalışma yapan ekipler, değişim için mola verdiklerinde bir yudum ekmek için 20 dakika yol gidip, 20 dakika da dönmek için zaman kaybetmediler… 2 gün boyunca bir yudum içecek su bulamayanlar, o gün kana kana su içip çalışmalarına aralıksız devam ettiler… İlk gün talep edildiği halde kabul görmeyen gönüllülerin arama çalışması, o gün kabul gördü… 2 gün boyunca uğramayan ilgilerin hepsi, o gün oradaydı!.. 3. gün tam bir seferberlik ilan edilmişti ama ne yazık ki, genç avukat kardeşimizin cansız bedeni bulundu… Takdiri ilahtı… İlk gün de aynı sonuçla karşılaşılacaktı belki ama o belirsizlik ortadan kalkacaktı… Kimisi ‘Kaçırıldı’ dedi… Kimisi, ‘Yunanistan’a gitti!’ dedi…

Kimisi, ‘Orası uyuşturucu yuvası vurup atmışlardır bi kenara’ yorumunu yaptı… Kimisi, ‘Tefeciler kaçırmış olabilir’ dedi… Kimisi, ‘Avukatı içinden aldılar, arabanın camını da kırıp kanala saldırlar’ yorumunu yaptı… Ama o babasının var ya o babasının, ‘Allah’ım kara gözlü evladımı bana bağışla’ demesi, yürekleri dağladı… ‘Ben yüzlerce çocuk okuttum, kendi evladımı da okuttum, avukat yaptım bu devlete, devlet nerede?’ demesi içimizi parçaladı… Babasının, üzerindeki penye kıyafetini tırnakları ile parçalaması ‘Yanardağ ne ki içimdeki ateşi bir görün’ demesi hepimizi öldürdü…  O iki gece babasına belki bir ömür gibi geldi… Evladı neredeydi… Canlı mıydı, cansız mıydı… Bir de kanal suyunun birleştiği Hamzadere Sulama Birliği Pompa İstasyonu’nda bir havuz vardı ki, söylenene göre kanaldan gelen herhangi bir şeyin bütün olarak çıkması mümkün değildi… Havuz girişinde bulunan pervanelerin gücü, bir insanı kıyma yapabilecek şekildeydi… Ve genç evladımızın cansız bedenine de, Hamzadere Sulama Birliği Pompa İstasyonu’na 1 kilometre mesafede rastlandı… 3. gün boyunca kanalın suyu maalesef tamamen boşaltılamamış ve cesedi hâlâ su yüzündeydi… Ve cesedi yine, arama çalışmasına katılan ve bölgeyi en iyi tanıyan avcılar tarafından bulundu…

Ben Edirne Baro Başkanı Sayın Alper Pınar beyefendi gibi mütavizi olamayacağım… O bütün herkese emeklerinden ötürü teşekkür etmiş, belki bulunduğu konum itibarıyla da bunu yapması en doğrusu…

Ancak ben… 3 gün boyunca canla başla çalışan; Tekirdağ Deniz Polisi Sualtı Grup Amirliği ekibine, Edirne AFAD ve UMKE ekiplerine, İpsala İlçe Jandarma Komutanlığı ve 112 Acil Servis ambulans ekiplerine, yine çalışmaları an be an takip eden, acılı aileye destek veren Edirne Baro Başkanı Alper Pınar’a, avukat Hakan Çevikel’e ve merhum avukat Hakan Çağıl Taşdelen’in mesai arkadaşlarına, Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, Başkan Yardımcıları Yakup Balcı ve Nuran Uslu’ya, AK Parti İlçe Başkanı Gürcan Kılınç’a, Keşan Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Müdürü Turgut Yıldız’a ve Keşan’daki birçok okul müdürlerine, iş adamı Adnan Vural’a, yine 3. gün çalışan ekiplere gıda ve personel desteği sağlayan Keşan Belediyesine, Beyendik Belediyesine ve tüm samimiyetiyle gerekirse maddi destek verip özel dalgıç bile getirtebileceğini ifade eden, şirketine ait aracı arama çalışmasına katılan ekibin hizmetine sunan ve hazırladığı kumanyaları gönderen Keşan’da Peynir Durağı işyerinin sahibi Levent Pekol’a sonsuz teşekkürler…

Ve Sayın ilgililer… Üst makamlardakiler… Maalesef sizler ancak 3. gün kendinizi gösterdiniz!.. Umarız böyle acı bir olay bir daha yaşanmaz ancak Allah korusun yaşanırsa da ilk günden kendinizi gösterin… Eksiliklerin neler olduğunu canlı canlı kendiniz tespit edin!.. Böyle acıların üstüne bir de tuz-biber ekmeyin!.. Ve en önemlisi de o kanalın etrafının korunaklı bir şekle dönüştürülmesi için hemen kolları sıvayın… Ya o kanalı güvenlikli hale getirin ya da araç ve insan girişini engelleyin… Eğer o bölge güvenli hale getirilmezse daha çok canlar yanar, siz de daha çok sınıfta kalırsınız bilesiniz!..

Bu arada… Çok sevenin varmış be evlat… Cenaze merasimini cami avlusu almadı… Sevenlerin seni son yolculuğuna çok güzel uğurladı… Bütün Keşan yanındaydı… Allah mekanını gani gani cennet eylesin… Işıklar içinde uyu…

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ