BU SEFER OYUM AKP’YE…

Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Düşünün adam 20 yılda ne köprüler ne yolar yaptı, ne hastaneler ne binalar yaptı. Ve her şeyden öncede adam ”Müslüman, demokrat, laik ve birleştirici.”

Hatta dünya bile onu kıskanıyor. Avrupa ülkelerinde raflar bomboş bizde öylemi? Her taraf full çakılı.

Hatta reis artık İslam aleminin de lideri değil mi? Tüm ülkeler onun gözüne bakıyor. Rusya ile Ukrayna’nın bile arasını bulmadı mı?

Bir kere her dediği doğru çıkmıyor mu? Faiz neden enflasyon sonuç dedi… Haklı adam. Siyaset sürekli yalan söyleme, dün dediğini bugün inkar etme sanatı değildir dedi… Doğru. Lider masa başında değil sahada belli olur dedi… Adam yine haklı. Adam Kılıçdaroğlu’na hep memurluk yaptı dünyada dikili ağacı bile yok… Parası da yok dedi… Doğru.

Ben bunları diyorum ya , bütün arkadaşlarda bir tepki bir tepki sormayın gitsin.

Efendim neymiş yaptığı bir şehir hastanesiyle 5 devlet hastanesi yapılırmış. Eeee kardeşim bal tutan parmağını yalar.

Efendim neymiş köprüler dünya standartlarına göre çok pahalı yapılmış. Toplam 3 köprünün parasıyla 5 tane yapılabilirmiş. Ödemeler dolar üzerinden olmazmış. Anlaşmazlık halinde Türk mahkemeler değil İngiliz mahkemeler yetkiliymiş.

Düşünceler kafamda yolda yürüyorum. Bir avukat arkadaş çeviriyor. Biliyor musun tarikatlarda tacize uğrayan çocuk sayısı bilinenlerin çok ama çok üstünde dedi. On binleri buluyormuş.

Daha çok düşünüyorum artık. Farklı partilerden kadın kollarından bir grup yanaştı yanıma. Son 20 yılda 59.000 insan intihar etti. 2021’de 348 kadın, 2022’de ise 327 kadın öldürüldü sadece dediler. Rakamlar korkunçtu.

Biraz daha düşünmeye başladım. ENAG raporları ile TÜİK enflasyon raporları arasında uçurum var. Şimdi İSO da rakam açıklamaya başladı. İSO rakamları bile TÜİK’in 2 katı. ENAG raporlarında enflasyon hep 3 haneli.

Düşünüyorum delireceğim. Bütün arkadaşlar benden yüz çevirdiler. 5’li çete varmış çeşitli yollarla kitabına uydurup halkın 428 milyar dolarını deve yapmışlar. Bir ekonomist arkadaşım hazinenin kefen parası olan 128 milyar doları bir gece operasyonu ile nasıl deve yaptıklarını anlattı.

Bir arkadaşım deprem vergisi olarak toplanan 750 milyarın hesabını bana sordu. Bırak onları pandemide 5 tane maske dağıtamadılar. Onay almamış aşılarla bizi oyaladılar demesin mi?

Herkes beni yolumdan çevirecek… Anladım. Depreme geldik. İlk 3 gün devlet kurumları hiç bir adım atamamış. Kızılay bölgeye çok geç gitmiş ama bölgeye gidenlere de çadır satmaktan geri kalmamış. Asker çoğunlukla sahaya çıkamamış ilk çıkanlarda geri çevrilmiş. AFAD yetersizlik bir yana çaresiz.

Kafam şimdi daha da karışık. Kafamı dağıtayım dedim MHP merkezine gittim. Reise oy vereceğimi duyan Devlet bey köpürdü.

”… Villalara balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden cumhurbaşkanı olmaz.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpas kurandan başkomutan olmaz.

Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olamayacaktır.

İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan‘dan da Cumhurbaşkanı olmaz.” (8 Nisan 2014)

Moralim bozuldu oradan kaçarak uzaklaştım hemen.

Yolda Süleyman’la karşılaştım o da duymuş. “Bak kardeşim” dedi.

“Paçalarından yolsuzluk akıyor, Türkiye’de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.” dedi (10 Aralık 2008).

Ne yani Numan Kurtulmuş’ta, Harun olmaya geldiler ama yoldan çıkıp Karun oldular.” demesin mi? (Milli Gazete, 12 Temmuz 2010)

Artık daha çok düşünüyordum. Kafam karmakarışıktı. “AK Parti’ye gidip Mehmet Metiner’le görüşeyim de içim açılsın.” dedim.

AK Parti’nin yolunu tuttum, Mehmet’i buldum. “Mehmet böyleyken böyle, Türkiye’yi Tayyip Bey’in demokratlaştıracağını düze çıkaracağını düşünüyorum, doğru mu düşünüyorum?” diye sordum. Mehmet “İnanma!” dedi. “Niye inanmayacakmışım Mehmet?” diye tekrar sordum. “Erdoğan’la demokratik bir Türkiye inşa edileceği kanaatinde değilim. Çünkü icazet aldığı içerideki çevreler statükonun sahici sahipleri. Erdoğan’ın kapasitesi Türkiye’yi yönetmeye yetmez; entelektüel birikimi dar ve geri. Uluslararası bir organizasyonun çabasıyla işbaşına getirildi.” diye yanıt verdi Mehmet.

Bu kadar da olmaz demeye başladım. Reis bir dünya lideri değil miydi yoksa. Ortadoğu’ya tek başına Amerika’ya tek başına kafa tutmuyor muydu? Hani uçaklarımız havalarda uçacaktı… Altay tankı yapmıştık bir ara, ne oldu. Devletin İHA SİHA yapan bir sürü kuruluşu vardı. Ne oldu onlara? Ormanlarımız yanarken THK’nın yangın söndürme uçakları neden hangarda? Peki ya son 5 yılda işgal edilen adalarımız ne durumda?

Daha da çok düşünüyorum. Soğan 30 lira, pide 10 lira, simit 7.5 lira, et 230 lira… Yem, tohum aldı başını gidiyor.

Düşünüyorum… Herkes üstüme üstüme geliyor. Kadınlar bir yandan, emekliler bir yandan, ufacık çocuklar sabiler bir yandan ellerinde sopalar üstüme üstüme geliyorlar.

Katledilen sokak hayvanları bile dirilmiş bana saldırıyorlar. Avukatlar cübbelerini bile çıkartmadan üstüme çullandılar. Doktorların yurt dışına çıkamayanları bile ”gelme bu hastaneye” diye bağırıyorlardı.

KAN TER İÇİNDE KALMIŞTIM… GÖZLERİMİ AÇTIM YATAKTAYIM… KORKUNÇ BİR KABUSTU BU BELLİ Kİ… BEN AKP’YE OY VERİYORDUM.

TÖVBE DEDİM… BİN KERE TÖVBE. Karanlığın içinden güneşin ilk ışıkları yüzüme vurmaya başlamıştı. Güzel bir bahar sabahı dedim içimden. Herkesi büyük bir coşkuyla selamladım. Ama rüyamı kimseye de anlatmadım. Ama haksızlık olur diye de kaleme aldım işte.

Bu bahar hiç bitmesin diye geçirdim içimden.

İyi bir hafta dileklerimle…