CHP’DE ADAY BELİRLE(YEME)ME SÜRECİ…
CHP’de DEĞİŞİM’den ne anlaşıldığı ya da hiçbir şeyin halkın beklentileri istikametinde anlaşılamadığı nihayet belli oldu. Yazının sonunda söylemem gerekeni en baştan söyleyeyim ki okuyanlara kolaylık olsun.. 1977’den beri CHP – SODEP – SHP- CHP çizgisini, bazen içerden son 30 yıldır da dışarıdan ama çok yakından izleyen biri olarak iddia ediyorum ki hiçbir dönemde aday belirlemede kuralsızlık bu kadar KURAL haline gelmemiştir. Sadece kadın sayısını göreceli olarak artırıp, aday yaş ortalamasını düşürerek DEĞİŞİM’den söz etmek populist bir yaklaşımdır. Liyakat, sadakat, ideolojik tutarlılık, deneyim, başarı, örgütten gelmek gibi olması gerekenlerden çok, bu kriterlere pek de uymayan pek çok adayın genç diye, kadın diye öne çıkarılarak açıklanması parti kamuoyunu ayaklandıracak boyutlara varmıştır.
***
Örneğin gençleşmenin yaşla ilgisi yoktur. “Yaşlandı” diye aday gösterilmeyen Yılmaz Büyükerşen kusura bakmayın ama topunuzun aklından daha genç bir akla, zekaya, deneyime sahiptir.. İzmir’de inatla aday gösterilmeyen Tunç Soyer’in, Seferihisar’da başlayan ve onun öcülüğünde bugün 22 kentte oluşturularak yaygınlaşan cittaslow (Sakin şehir)uygulaması bile, onun dünyaya, çağdaş şehirciliğe bakışının çok önemli bir göstergesidir. Eşi İzmir KÖY-KOOP Genel başkanı Neptün SOYER’le birlikte tarımsal alandaki, kooperatifleşmedeki başarıları bile TUNÇ SOYER’in tartışmasız başkan adaylığı için yeterlidir.
Ne var ki onun yerine aday gösterilen kişinin 5’li Çete ile ilgili ilintisi bile YOK sayılmıştır.
Antalya, Hatay gibi illerin yanı sıra İstanbul’un, İzmir’in pek çok ilçesine yapılan atamalar uzlaşmaya değil kavgaya, savrulmaya neden olacak niteliktedir.
***
Neyse… Yakın çevremizde de gördüğümüz oldu / bittileri saymasak da olur. Örneğin sadece Enez’de hiçbir anket ya da memnuniyet araştırması yapılmadan adayın apar topar belirlenmesinin nedenleri elbette su yüzüne çıkacaktır. Bu iddiamı unutmayın; Bu aday belirlemede Sayın Özkan Günenç’in bilgisi dahilinde olduğunu düşünmek istemediğim bir takım rant hesaplarının olduğunu zamanla hep beraber gözlemleyeceğiz. Kurtlar pusuda bekliyor..
***
Kısacası DEĞİŞİM diyenlerin CHP’yi şu anda getirdikleri karmaşanın DEĞİŞİM diye izah edilmesi mümkün değildir. “Adaylar kısa sürede belirlensin” gerekçesi ile Genel Seçimin ardından Kasım sonunda yapılması düşünülen tüzük kurultayının iptali çok büyük bir yanlıştır. Gerçekten DEĞİŞİM isteyenlerin tüzüğü değiştirmeden ancak isimleri değiştirebileceklerini henüz anlayabilmiş olduklarını da sanmıyorum.
Yapılabilseydi 3-4 gün süren bir kurultayda Tüzüğün topu topu 10 maddesi değiştirilerek kimlerin nereye, hangi usullerle geleceği ve gideceği kurallara bağlanabilirdi. Üyelerin ön seçimde oy kullanabilmeleri için taşımaları gereken nitelikleri 2-3 saatte belirlenebilir ve örgütler bu düzenlemeleri 15-20 gün içinde yapabilirlerdi. Sonuçta da Aralık ayı sonu ya da Ocak ayı başında örgüt denetiminde tüm üyelerle ön seçim ya da bağlayıcı eğilim yoklamaları yapılabilirdi. Ciddiye alınacak hiçbir itiraz da olmazdı..
***
Sonuçta kavga değil barış hakim kılınabilirdi. İnsanlar gönüllerinden geçen DEĞİŞİM’in örneklerini görebilirlerdi. Ama bu elbette statükocuların işine gelemezdi, gelmedi. Tüzük kurultayı yerel seçimler sonrasına bırakıldı. Göreceksiniz böyle bir kurultay ya yapılmayacak yapılsa da beklenen köklü değişiklikler gündeme bile gelmeyecek.
Düğün geçmiş olunca yağın sürüleceği yer değişecek..
