DOLAR OYUNU

Dolarla yatıp kalktık bu hafta. Ve süreçteki oynanan çirkin oyunun yeni yeni farkına vardık sanırım.

‘Dolar suni olarak mı yükseltildi?’ sorusu ilk akla gelen.Sürece bakıyoruz dolar 16-17’ye çıkınca Merkez Bankası 6 milyar dolarla müdahalede bulundu. Sonuç dolar 18’leri gördü. Herkes ya da tüm ekonomistler bilir ki faizler zorlama ile aşağı çekilirse; dolar yükselir. Hele bu iş emirle hiç olmaz. Piyasa emirle değil ekonomi biliminin gerçeklikleriyle işler.

Önce  şok olduk. Dolar 18’lerden nasıl 12- 13 seviyelerine düştü. Açıklayalım; Nass terk edildi ve dolar karşısında Türk Lirasını sadece gerçekçi faiz kurtaracağı gerçeği anlaşıldı ve faizler yükseltildi. Ancak piyasaya bu anlatılamazdı.Farklı bir formül bulunmalı idi. Bu formül ne?

Önce  piyasalara bakalım. İşverenler toplantı üstüne toplantı ile gidişattan hükümeti suçlamaya başladılar. Bankalarsa günlerdir dolar yükselişine tepki veriyorlardı. Çünkü dolar 20 olunca neredeyse tüm bankalar İFLAS’larını vereceklerdi. Bankaları durduran hemen 1 aydır uygulanan ek faiz desteği idi. Yani merkez bankası, bankalardan %21 ile para topluyor ama bankalara borç parayı %18 ile veriyordu.

Ülke ve tüm şirketler batma noktasına gelince, süreci uzatacak formüller arandı. İşverenlerle toplantılar yapıldı ve dövizlerini bozmaları istendi. Ama hiçbiri zarar edeceği işe yanaşmadı. Hükümet buna formül bulmalıydı. Buldular. Faiz demeyecekler ama dolara endeksli ve getirisi dolardan 2-3 puan yüksek hazine bonosu… tahmini %23 civarında faiz. Bu yöntemle hangi işverenler çözemedim, dolarlarını liraya çevirdiler.

Bu plan tahminen 15 gündür planlı bir davranışı anlatıyor sanırım. Yoksa bakanın söylediği gibi çağrıyla 1 milyar dolar döviz bozduran vatandaş işi olamaz. Merkez Bankasının 6 milyar dolarla çözemediği sorun 1 milyar dolarla çözülemez ve üstelik karar açıklanması ile birlikte bazı bankaların aynı yönde reklamları yayınlanamaz, yine aynı plan gereği aynı anda sokaklarda halay çekilemez. Bu resmen bir algı operasyonu.

Eski bir şarkıyı hatırlattı bana nedense; “sazlar yine aynı saz, ne var ki tel değişti

yumruk yine o yumruk, ne var ki el değişti.”

Operasyon aynı müşteri garantili yol, köprü, hastane olayında olduğu gibi hazineye dolar bazında hortum bağlamak gibi duruyor. Halk bu operasyonla da zenginin zararı olacaksa karşılayacaktı resmen. Ve bu halkın bazıları zenginlerin fakirin cebinden para kazanmalarını halay çekerek karşılayacaktı.

Peki bu geçici çözüm neleri sağlayamaz, birde ona bakalım.

Piyasaya sürülen dolar;

• Dış borçları karşılamaya yetmez.
• Ülkenin ithalat ekonomisinin gerektirdiği doları karşılamaktan çok uzak.
• Türk Lirasının sağlamlığını garanti edemez.
• Bankaları batmaktan kurtaramaz.

Bunlara çözüm olmadığı kesinde ben parayı nerden bulduklarıyla ilgileniyorum. İnternette bir arkadaş yazmış ”kim bu 40 milyar doları piyasaya süren zengin?” Yazan Hüseyin Baş. Duyumumu bilemedim ama bu kadar parayla yapılmış bu operasyon. Yoksa bakanın dediği gibi 1 milyar dolarla değil. Bence mantıklı ama ben bunun işveren konsorsiyumu ya da o meşhur 5’li müteahhitten istendi bu iş. Zararları yok, kâr garantili… Ama ülke krizine asla çözüm değil.

Ülkenin kurtuluşu kesin olarak ÜRETİM EKONOMİSİNE geçmekte olduğunu iktidarda görüyor. Ama bu iş için en az 150 milyar dolar gerekli. O da en iyimser rakam. Hükümet uluslararası alanda para bulmakta zorlanıyor. Çünkü güven vermiyor artık. Güvensizlik ve hukuk dışı tutumlar bu miktar paranın ülkeye girişinde büyük engel. AKP bunu başarmada çok uzak noktada. Ne yeterli kadrosu var ne de yetenekli elemanları.

Operasyonun arkasında ise damadın olduğu dedikoduları oldukça yüksek. Ve gerçeklik payı da çok yüksek. Kim neyi, neden parlatıyor anlamadım.

Başarılı olmaları ülke menfaatine ama yan faktörlerin tamamı da hükümetin aleyhine. İki ucu kirli değnek.ve ben bunların tercihinin ülke olacağı konusunda oldukça endişeliyim. Bu yapıda şahsi çıkar ve menfaatler maalesef ülkenin çıkar ve menfaatlerinin çok önünde. Allah bu ülkeyi değil sadece tüm ülkeleri bu tür hükümetlerden korusun.

İyi hafta sonları dileklerimle.