FENA(LAR)DAN KURTULMAK ÜMİDİYLE!…
19 Mart 2025 Çarşamba günü soyut iddialarla gözaltına alınan ve 23 Mart’ta tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık…
1999 yılında akut lösemi teşhisi konulan, 9 ay tedavi gören, 2006 yılında lenfoma teşhisi konulan ve ameliyat olan Çalık, tutuklandığı 23 Mart’tan bu yana da 23 kilo verdi…
Cezaevinde ciddi sağlık sorunları yaşayan Murat Çalık’ın boynunda kitle tespit edildi, bu nedenle 4 Temmuz’da 2,5 saatlik bir operasyon geçirdi, operasyonun ardından tekrar cezaevine gönderildi!.. Çalık’ın hastalıklarının nüksetme riskinin arttığı ve hayati tehlike oluşturduğunu belirten avukatlar, uzman hekim raporlarına dayanarak, tahliyesini talep etti.
Adli Tıp Kurumu da, Murat Çalık’ın sağlık durumunun yeniden değerlendirmesine karar vererek, 18 Temmuz’da yeniden hastaneye sevk etti ve Çalık, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi Hematoloji Servisi’ne yatırıldı…
Burada, kemik iliği biyopsisi alınan Murat Çalık’ın hastane raporu tamamlandı ve rapor Adli Tıp Kurumu’na gidecek, cezaevinde kalıp kalmaması hakkında görüş belirtilecek… Ancak, hastanede işlemler biten Çalık, yeniden Buca Cezaevine gönderildi!..
Bu yazımı okuyan okurlarımın kaçı ya da yakınları kemik iliği biyopsisi oldu bilmiyorum… Ama ben oldum!.. Bundan 24 yıl önce, 32 yaşında iken… Bu operasyonu yapan doktorlar yaşanan acıya şahit olabilir ancak tarifi olmayan bu acıyı tam olarak hissedemezler!.. Yüzükoyun şekilde, bir sedye tarzı yatağa yatırılıyorsunuz… Elleriniz ayaklarınız bağlanıyor… Birkaç sağlık personeli de kıpırdamamanız için üzerinize çullanıyor… Kendi ellerinizle götürdüğünüz tornavida tarzı bir alet var… Önce kocaman bir iğne ile biyopsi yapılacak bölge uyuşturuluyor… Sonra o tornavidayla etinizden giriliyor ve orası uyuşuk olduğu için kemiğe dayanana kadar çok acı hissetmiyorsunuz… Ancak kemiğe dayandığı an, ölümlerden ölüm beğenin!.. Nefesiniz kesiliyor, çığlıklarınız yetersiz kalıyor, canınızdan can kopuyor, yaşamaktan vazgeçtiniz an oluyor ve daha fazla acı hissetmemek için ‘ölmek’ istiyorsunuz… Bu operasyon öyle kısa da sürmüyor… O tornavida benzeri alet, etinizden geçip kemiğinizin içine giriyor ve ilik alınıyor… Sonra mı, 40 gün çok afedersiniz ama kaçınızdaki o acı geçmiyor ve üzerine oturamıyorsunuz… İlk hafta da yataktan bile kalkamıyorsunuz acıdan… Bu acıyı sadece yaşayanlar bilir!.. Tahmin etmek ile yaşamak aynı şey değildir…
Dün televizyonda hastane süreci tamamlanan ve ailesine bile gösterilmeden cezaevine yollanan Murat Çalık’ın haberini izledim… O süreci yaşamış biri olarak, empati kurdum… Halkın iradesi ile seçilmiş bir Belediye Başkanına, böylesine işkence dolu bir yargı sürecinin nasıl yaşatılabildiğinden derin üzüntü duydum… Yargı sürecini yürütenler, sağlık sürecine şahit olanlar, nasıl bu kadar insafsız, vicdansız ve merhametsiz olabiliyor, gece yastığına başını koyup uyuyabiliyor diye düşündüm!.. Bir Müslüman, Müslüman’a bunu yapabilir mi? Bu kadar acımazsız, cani olabilir mi? Halkın iradesi ile seçilmiş Murat Çalık‘ın sağlık koşulları gözönünde bulundurularak, hastane ortamında kalması sağlanamaz mı? Sayın Murat Çalık’ın Allah korusun başına bir şey gelse, hayatını kaybetse, bunun vebalini kim ödeyecek?
Sayın Çalık, terörist değil, katil değil, vatan haini değil; halkın iradesi ile seçilmiş bir Belediye Başkanı… İşkence gibi bir yargı sürecini hak etmeyen birine, ailesine, sevenlerine, bu yaşatılamaz…
Yazımı, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin Kurucusu, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Adaletle hüküm icra etmeyen bir hükümet çok fenadır.” sözüyle noktalamak ve fena(lar)dan kurtulmak ümidiyle, Sayın Murat Çalık’ın sağlık ve özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum… Saygılarımla…
