Reklam
Reklam

İÇİMİZDE BİR ‘YANGIN’, ‘CİĞERLERİMİZ’ YANIYOR!..

İÇİMİZDE BİR ‘YANGIN’, ‘CİĞERLERİMİZ’ YANIYOR!..
  • 30.07.2025
Reklam

Bilindiği üzere, uzunca bir süredir, ülkemizin birçok şehrinde, ‘Ciğerlerimiz’ diye adlandırdığımız ormanlık alanlarımızın tabiri yerindeyse ‘Cayır cayır’ yanması, şüphesiz ki, herkesin yüreğini yaktı.

İşte bu şehirlerimizden birisi de yeşil Bursa. Zamanla grileşmekten kendisini bir türlü kurtaramayan Bursa’mız, şimdi de bazı orman alanlarının günlerce yanması sonucu, maalesef ki biraz daha grileşmiş oldu.

Kestel ilçesinde başlayan ve Gürsu ile devam eden orman yangınları, Orhaneli’ne uzandı ve Harmancık ilçesi ile devam etti.

Çok değil, daha 10-15 gün önce Orhaneli’ndeydim. Şehre hakim yüksek bir tepeden Orhaneli’ni ve ormanlık alanları seyreden ve fotoğraflayan biri olarak, o yeşil alanların grileşmesi beni tabii ki de ziyadesiyle üzdü.

Yangın felaketi o kadar büyüktü ki, yanan yerler, Bursa şehir merkezinden bile çok rahat görüldü ve şehrin üzerine adeta kül yağdı.

Yangına müdahale ederken şehit olan itfaiye eri arkadaşımıza ve yardım için su tankeri ile yangın yerine giderken kaza yapıp hayatını kaybeden üç kardeşimize ayrıca Eskişehir’de ve başka şehirlerimizde yangınlarla mücadele esnasında şehit olan ve hayatını kaybedenlere, Allah’tan rahmet diliyorum.

Bu yangınlarda, herkes elinden geldiğince, gücü yettiğince, imkânları ölçüsünde yani ‘Karınca kararınca’ ateşle, alevlerle mücadele eden AFAD ve itfaiyecilere destek olmak amacıyla yardıma koştu. Zaten bizim milletimiz böyle durumlarda yani zor, sıkıntılı durumlarda hiçbir zaman geri durmaz. Gereken yardımı özveri ile yapar. Burada hiçbir sorun yok. Önemli olan bu tür yangınların hiç olmaması veya en asgariye düşürülmesi ve zamanında müdahale edilerek, büyümesinin önüne geçilmesi olmalıdır kanaatindeyim.

Geçtiğimiz gün son kabine toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuyla ilgili açıklamalarını dikkatle takip ettim.

Bazı açıklamalarını buraya kısaca, başlıklar halinde alacak olursam şunları söyleyebilirim:

Cumhurbaşkanı, yangınların küresel bir sorun haline geldiğini ve Türkiye’nin de bu durumdan etkilendiğini vurguladı.

‘Hava ve kara filomuz yangınlara hazır, 1 Mayıs’tan beri teyakkuz halindeyiz’ dedi.

Yeşil vatanı canları pahasına savunan tüm kurumlara teşekkür edip, ‘İtfaiye işini AFAD ile örgütleyeceğiz’ diyerek, ‘30 büyükşehirin dışında kalan 51ilin tamamında AFAD’ın planlayacağını’ söyledi, Cumhurbaşkanımız.

‘Ormanlarımız için her türlü tedbiri almaya devam ediyoruz’ diyerek, “1 Haziran’dan beri 149 şüpheliden 38’i tutuklandı” dedi ve az da olsa sabotaj ve kasıtın da olduğunu söyledi ki, Bursa Harmancık’taki yangını çıkaran ve yakalanan kişinin ordudan uzaklaştırılmış bir FETÖ’cü olması (suçunu da itiraf etti) Cumhurbaşkanı’nı doğrular nitelikteydi.

(Ayrıca Bursa’da eğlenmek için havai fişek atarak yangına sebep oldukları tespit edilen dört şüpheli gözaltına alındı.)

‘Türkiye, Akdeniz kuşağındaki ülkelerin tümünden daha fazla hava aracına sahip’ dedi, Erdoğan.

‘Meteorolojik erken uyarı sistemiyle riskli bölgeler önceden görülüyor ve Türkiye yangın yönetim uçağı sahibi olan 5 ülkeden biri’ açıklamasını yaptı.

Baktığın zaman çok önemli, çok güzel şeyler söyledi Cumhurbaşkanımız. İşte onlardan bir tanesi daha: ‘Türkiye bu alanda İHA kullanan 2 ülkeden biri’ dedi mesela. Bu çok ilgimi ve dikkatimi çekti benim.14 İHA (İnsansız hava aracı) ve 776 gözetleme kulesiyle ormanların 7/24 takip edildiğini ve yangınların sadece 2 dakika içinde tespit edildiğini ve yangına ilk müdahale süresinin 40-45 dakikalardan 10-11 dakikalara kadar düşürüldüğünü ifade etti.

Ne kadar güzel, sevindirici, memnuniyet verici gelişmeler değil mi?..

İyi güzel de, ‘Ülkemizde yangın önleme ve müdahale konusunda böyle güzel gelişmelere rağmen, yangınların sayısının artması, Marmara ve Karadeniz Bölgesi’nde de artık sıkça olması, neden olabilir ki?’ diye de sormadan edemiyor insan.

Evet, iklim krizi var, sıcaklıklarda da artış var. Ama bu vaziyet, bugün belli olmadı, yıllardır söylenilen bir durum zaten.

Yine birçok kişinin dile getirdiği ve benim de haklı gördüğüm ‘Gece görüşlü yangın söndürme araçlarının neden olmadığıdır. Aslında olup olmadığı konusunda da kafalar karışık görünüyor.

Var mı, yok mu?

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bir soru önergesine verdiği yanıtta, orman yangınlarıyla mücadele noktasında 5 adet gece görüş ekipmanına sahip yangın söndürme helikopteri olduğu belirtilmesine rağmen niçin kullanılmıyor veya kullanılamıyor?..

Bir de bazı kişilerin bu yangınlar konusunda sıkça dile getirdiği “Yangınlar, Avrupa’da, dünyada da çok oluyor” lafları… Evet orada da oluyor, doğrudur, ama oralarda olması bizde de olmasını gerektirmez ki, öyle tedbirler alalım ki, bizde hiç olmasın veya en az olsun. Böyle düşünmemiz ve buna göre hareket etmemiz daha iyi olmaz mı?

Yazılı, görsel ve sosyal medyada ülkemizde yaşanan bu yangınlar, olabildiğince konuşuluyor. Konunun uzmanları, haber kanallarında enine boyuna tartışıyorlar, çözüm önerileri getiriyorlar hiç şüphesiz. Ama ben yaşanan bu yangınları da hep, ülkemizin herhangi bir bölgesinde deprem olur da deprem uzmanları haber kanallarına çıkar, tedbir için şunlar, şunlar yapılmalı derler ama bir müddet sonra unutulur, pek de bir şey yapılmaz ya, işte ona benzetiyorum.

Temenni ve ümit ederim ki, bundan sonra orman yangınları en aza indirilsin (Mümkünse hiç olmasın) büyümeden, hemen kontrol altına alınması için gerekenler, ivedilikle yapılsın.

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ