KİRLİ SİYASET Mİ DERİN STRATEJİ Mİ?

Bende herkes gibi gazete ve internet haberlerini takip ediyorum. Gözden kaçırdıklarım da olmuyor değil elbette. Hatta bazen haberin alt yapısını da tam öğrenmeden yorum yaptığımda oluyor. Elbette yanlış ama o günkü ruh halim ya da etkilendiğim bazı olaylar bazen ön yargılı olmama da neden olabiliyor.

Son zamanlarda sert, hırçın kavgacı ve hatta iftiracı siyasete   takıldım bu günlerde. O derece yozlaştı ki siyaset eskinin o naif, kibar birbirine saygılı liderlerini mumla arar olduk. Mesela FETÖ, PKK olayı çok çirkin bir şekilde kullanılıyor. Bu ülkede hiçbir siyasi yapı bunlara iyi gözle bakmıyor. Mücadele ulusal anlayış ve ittifakla başarıya ulaşabilir ama kimse umursamıyor.

FETÖ ABD himayesinde yaşıyor değil mi? Bu bir tam korumacılık aslında. Ve biz bu adamı vatandaşlıktan çıkardıktan sonra geri istedik. Yani artık vatandaşımız bile olmayan bir suçluyu istiyoruz. Bu ne sorumsuzluk demezler mi adama? Ya da -vatandaşlıktan çıkaralım da gelmesin- ifadelerinde -kimlerle hangi işlerde ortaklık yaptığı ortaya çıkmasın- denmiş olabilir mi? Öyle ya yardım ve yataklık ağır suç.

Apo’ya gelelim… Adama ömür boyu vermişiz. Bu 25 yıla tekabül eder. AİHM de gidilmiş ve AİHM kararıyla onanmış. Yani 2024’te şartlı ya da denetimli serbestlikle dışarı çıkarılmak zorunda. Şimdi törenle mi çıkarılacak veya bir siyasi atraksiyon da mı kullanılacak yoksa daha çok yatması mı sağlanacak? Daha yatması için yol belli. İçerde kaldığı sürece örgütü yönetmeye devam edip etmeme olayı var. Örgütü yönetmeye devam ettiyse ek dava açılıp 25 yıl daha verebilirsiniz. Ama bu dava bir türlü açılmıyor. Soruyorum kirli siyaset mi yoksa derin bir stratejimi yaşananlar?

Ege’de 20’den fazla adamızı kaybettik, Lozan’a göre silahsız olması gereken adalar silahlandırıldı vs. vs. En ufak bir tepki yok nedense. Derin strateji olabilir ama ben anlamadım.

İçişleri Bakanı İBB’de bilmem ne kadar örgüt  üyesi var diye beyanat veriyor. İyi de git tutukla kardeşim… Yok eğer yoksa da yalan söyleme. Kirli siyaset. Ve yine İBB’nin 20’den fazla yolsuzluk dosyasına dava açtırmayıp biz inceleyeceğiz diye el koyacaksın ama sonra suç unsuru yok diyeceksin. Yani o kadar  hukukçu ve yolsuzluklarda tecrübeli insanların gördüğünü sen göremeyeceksin. Burada da derin strateji görmüyorum şahsen.

Ülke geleceği için artık söyleyecek sözün kalmadığı zamanlarda maalesef kirli siyaset devreye giriyor. Arada derin stratejik tahliller arıyorum yok bulamıyorum. Mesela YPG ye ESAD’a karşı ortak mücadele önerdiler, kırmızı halılarla devlet başkanı gibi karşıladılar Salih Müslim’i. Red cevabı alınca düşman ilan ettiler hatta ülke güvenliğimiz için yok edilmesi gereken güç yaptılar. Oysaki Süleyman Şah Türbesini İŞİD’dan kaçırırken YPG’liler koruma desteği vermişti. 10 dönüm vatan toprağını koruyamadılar. Sanırım buda strateji idi.

Muhalefeti HDP üzerinden her gün PKK’lı olmakla itham ediyorlar. HDP kapatılmalı diyorlar ama kapatmıyorlar. Suç var diyorlar ama suçlu bulamıyorlar. Pratikte bakıyoruz muhalefeti HDP ile işbirlikle suçlarken, HDP ile Dolmabahçe mutabakatını imzaladıklarını unutuyorlar. Hatta 2005 seçimlerinde seçim hükümetini HDP ile kurduklarını da unutuyorlar. Yani pratikte HDP ile AKP-MHP işbirliği var hep. Derin strateji oya endeksli sanırım. Cumhur ittifakı HDP üzerinden oy alabiliyor ya da çıkarına uyuyorsa iyi. Yok oy kaybına neden olacak gelişmeler oluyorsa, herkes vatan haini. Apo’ya meydanlarda sanki strateji gereği konuşturdular hatta Osman Öcalan’ı televizyonlara silah zoruyla çıkarttılar.

Kızgınlığım o ki bu ülke insanını artık ayrıştırmayalım. Hep beraber kavgasız dövüşsüz birlikte yaşamanın kurallarını koyalım ve bu kurallara uyalım. Bu vatan asla bölünmeyecek, parçalanmayacak ve bir bütün olarak kalkınacaktır. Yeter ki strateji gereği sürekli düşman yaratmayalım. Düşmanlık beslenmek bir ülkede hala kabile geleneğinin devamını gösterir. Bu strateji bir dönem sizi iktidar yapar ama bu uzun sürmez acı reçeteleri olur ülkeye.

Aklımızı başımıza alıp bu ülke nasıl kalkınır tekrar ona odaklanalım. Bu ülkenin savunması Afganistan’dan başlamaz. Köyden ve topraklarından başlar. Kendi ülkende huzuru yakala ki komşu ülkelere de huzur gelsin. Ekonomi berbat, gelir dağılımında uçurumlar oluştu, köylü perişan, işçilerin dayanacak gücü kalmadı, esnaf hâlâ kepenk kapatmaya devam ediyor.

Biliyorum ki  kirli siyaset aslında bir strateji gereği. Ancak gemi karaya oturdu be kardeşim. Gelin hep beraber gemiyi tekrar  yüzdürelim. Doğruları söyleyerek, doğruları anlatarak, halkı kandırmayarak. Sürekli sahte ekonomik verileri paylaşıp nasıl battığımız pardon büyüdüğümüzü anlatarak bir yere varılmadığını görün artık… Saygılarımla.