OPERASYONEL SİYASET

Aslında yıllardır yaşıyoruz ama pek fazla tanımlayamıyoruz sanırım. Kaba bir tanımla başlayalım isterseniz.

Hani efeye sormuşlar;

– Neden zulmediyorsun halka diye?

O da cevap verir:

– Halkı ya bilimle yöneteceksin ya da sopayla.

Bilim bende olmadığına göre der. İşte bizim siyasi yapımızın son yıllardaki özeti. Sözüm ona bir nevi başkanlık sistemi yaşıyoruz. Meclis devre dışı, vekiller yasama görevini yapamaz halde, denetim yok, hukuk yok, liyakatli yöneticiler yok… yok,  yok,  yok…

Peki işler nasıl yürüyecek? Formülü buldular. Her konuda her alana operasyonlar yapılacak ve medya desteği arkasına alınarak KHK’larla ülke yönetilecek.

Suriye’de operasyon mu yapılacak. Hemen bir bahane yaratılıyor. Hakan Fidan’ın kamuoyuna yansıyan konuşması gibi.

– Atarız Suriye’den 2 roket başlatırız operasyonu.

Siyasi partilere kaset operasyonu yapılmadı mı? Hem CHP’ye hem de MHP’ye. Hatta diğer partiler böyle dizayn edilmedi mi? Demokratik bir yönetim işbaşına geldiğinde perde arkası ortaya çıkacaktır bu olayların.

15 Temmuz bir operasyon değil miydi sürecin gelişen bölümlerinde?

Soylu bile bir televizyon kanalındaki konuşmasında;

– ‘Siz darbeyi FETÖ’mü yaptı sanıyorsunuz?’ dememiş miydi. Sahi 15 Temmuz kalkışmasının hâlâ reklamı yapılıyor da, soruşturma raporu niye hâlâ yayınlanmıyor hâlâ neden saklıyorlar acaba?

Son yargıtay olayı bence çok  çirkin bir operasyon. Anayasa mahkemesini devre dışı bırakma yada değiştirme, dönüştürme faaliyeti için hazırlanmış bilinçli bir operasyon. Ancak çok tehlikeli.

Bu anayasal kurum olan meclisi, bakanlıkları, cumhurbaşkanını , sayıştayı, danıştayı ve yaptıkları faaliyetleri tartışmalı yapar.

Devletin kurumlarını birbirine hasımmış gibi veya karşıtıymış gibi göstermeye kimsenin hakkı yok. Kuvvetler ayrılığı ilkesi böyle operasyonlarla yıkılmaya çalışılmamalı. Kimse altından kalkamaz bu tür girişimlerin.

Aslında operasyon çekilerek dizayn edilen çok olay var. Gezi olaylarında halkı korkutmak için örnek seçilen insanları tutuklatıp yargılamak (beraat ettikleri halde) ve ceza vermek hukuk ayıbı bir operasyon.

Peki neden bu yönteme başvuruluyor?

Anayasayı değiştirmek istiyorsan bunun yöntemi belli. Hukukçulardan oluşan bir komisyon kurarsın hem kamuoyunda hem bilimsel çevrelerde hem de halk kesimlerinde tartışılır. Ancak amaç farklı ise bilim çevreleri devre dışı bırakılır elbet.

Bilimden korkan yönetimler, illaki kendi görüşlerini yasalaştırmak istiyorlarsa, kendi yönetimlerini çok daha uzun süre denetimsiz ve keyfi sürdürmek istiyorlarsa, bu tür operasyonlarla emellerine varmak isteyeceklerdir.

Meclis yasama organı güya ama AKP-MHP grubu değil yasa yapmayı en masum, en elzem, en insani konularda bile ARAŞTIRILMASIN, İNCELENMESİN tavrını sergileyip RED oyu veriyorlar.

Operasyonlarla ülke yönetilmez. Ülke akıl ve bilimle yönetilir. BU AKIL ÜSTELİK ORTAK AKIL OLMAK ZORUNDADIR. Düşünülen yol aklın yolu değil baskıcı dinsel bir faşizan anlayışın ürünü olmaktan öte gitmez, gidemez. Buna toplumun hiç bir kesiminden destek gelmez, gelemez.

Umarım bu çirkin yoldan bir an önce dönülür ve meclis yeniden halkın meclisine döner ve asli görevi olan yasama işini ortak akılla yapar.

Bir tek kişinin hem yargı hem yasama hem yürütme yetkisi olamaz, olmayacaktırda.Ülkem bu kara günlerden kurtulacaktır ve yara almadan çıkacaktır.