Reklam
Reklam

ROMAN KÜLTÜRÜ YOKSULLUK KÜLTÜRÜDÜR

ROMAN KÜLTÜRÜ YOKSULLUK KÜLTÜRÜDÜR
  • 13.02.2020
Reklam

Turan ŞALLI (Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı)

Türkiye’de yaşayan Roman vatandaşların sosyal sorunları yüzlerce akademisyenlerin saha çalışmalarına, masa üstü raporlarına yansımakla birlikte AB projelerine de konu olmuştur. Sosyal dışlanma, ekonomik yoksunluğun içinde bağdaştırılarak, Romanların kültürlerinden de söz edilir. Yaşam tarzı olarak tanımlanan kültürü, toplumsal farklılıkların en belirgin öğesi olarak görülür. Oysa Roman kültürünün içinden eğlence müzik anlayışı çıkarıldığında karşımıza acı gerçek olarak yoksulluk kültürü çıkacaktır.

Çingene toplumsal guruplar genelde ahlâksız, tehlikeli, arsız, hırsız, dilenci, cahil gibi kavramlarına sıkıştırılmış, güvenilmezler olarak görülürler. Tüm bu kavramlar ayrımcılığın, ötekileştirmenin getirdiği ağır sonuçlarıdır. Roman hak savunucuların dillerine pelesenk olan eğitim, istihdam, barınma, ayrımcılık gibi konular yoksulluk edebiyatının içine sıkıştırmış, yoksulluğun içindeki sosyal çelişkileri, mahalle kültürünün içinde ürettiği toplumsal sorunları irdelemek, doğrular üzerinden götürmek gibi dertleri olmamıştır. Türkiye’de neoliberal politikaların uygulanması sürecinde Çingene toplulukları da farklı değişimlere sürüklemiştir. Klasik Roman yerleşimleri, gece kondu anlayışı kısmen değişime uğradığı gibi, Çingene toplulukları arasında sosyo-kültürel farklılıklarını da yaratmıştır. Türkiye’de İstihdam ve üretim aşamalarında yeterli seviyede yer alamayanların yolları maalesef adalet mekanizması ile tanışabiliyorlar. Roman mahallelerinde eskisi gibi yardımlaşma sevgi, saygı anlayışı büyük ölçüde zedelenmiştir. Türkiye’de genel olarak Roman mahalleleri kendi içinde farklı sorunlar üretmeye başladığı, Sayısı azımsanmayacak kadar Romanın yıllarca yaşadığı mahallelerinden neden kendi isteği ile ayrıldığının içinde saklıdır.

Türkiye’de yaşayan Romanların %80’inin yoksulluk kültürünün içindeki yaşamsal durumları karşımıza insani bir sorun olarak çıkmaktadır. Temel sorun; Bir Romanın, Roman olmayan başka bir birey ile sosyal ilişkilerin güçlü olmaması ve kamusal alandaki varlığının yetersizliğir. Yıllarca tartışılan Romanların yaşamış oldukları eğitim, sağlık, barınma, istihdam konuları dillere pelesenk olmuş ancak, temel sorunun ülkenin refah payından yoksun oluşu, Romanların sosyal adaletsizliğin içinde en çok çırpınan toplumsal guruplar olmasıdır.

SOSYAL REFAHIN ARTMASI ÇİNGENELİKTEN KURTULMAKTIR

Romanların yoksulluğu aşılamadığı müddetçe eğitim, istihdam barınma, sağlık, ayrımcılık gibi temel konular sürekli tartışılmaya devam edilecektir. Romanların belli bir ekonomik güçleri olsa tüm sorunlar kökünden çözülür. Hatta Çingenelik de sona erer. Romanların Kamusal alanlardaki yetersizliği, ötekileştirmenin ağır sonuçları kapalı bir toplum haline dönüşen Romanların  yaşamı, toplumsal sorunun bir parçası olmaktan kurtulmaları  pek mümkün görünmemektedir.

ÇİNGENELERE DÜŞÜNCE DEVRİMİ

Çingene gurupların yaşamış oldukları sosyal sorunları yoksulluğa dayalı bir mazeret olarak göstermesindeki haklılığı yanında, sorunları sadece ekonomik yoksulluğa bağlamak sağlıklı bir yaklaşım olmayacaktır. Mücadele etme becerisini de güçlü tutmanın yanında düşünce devrimine ihtiyaç vardır. Küreselleşen, globalleşen Dünya’da yoksulluğu sürekli dayanak haline getirmek, kolaycılık ve hazırcılık anlayışından sıyrılmaları gerekir. Çingene gurupları Kendi mücadelesini kendileri vermek zorundadır. Aksi taktirde uzun yıllar devletin sosyal yardımlarına muhtaç olmaktan kurtulamayacağı gerçeğini görmek zorundadırlar.

 

 

 

 

 

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ