BARINMA: BÜYÜK PROBLEM!

Yıllardır Türkiye’nin en büyük sorunları listesinde ilk sırada yer alan terör sorununun yerini, konut alabilme, konut kiralayabilme yani konuta erişebilme veya bir başka deyişle barınma sorunu almıştır diyebiliriz.
Şu günlerde ‘Terörsüz Türkiye’ diye çıkılan yolda, büyük bir ilerleme kaydedildiğini, yazılı ve görsel basından, sosyal medyadan büyük bir memnuniyetle okuyoruz, izliyoruz ve kıymetli bir aşamaya gelindiğini görüyoruz.
Arzu edilir ki bu süreç, akamete uğramadan başarıya ulaşsın ve Türkiye’miz bu terör prangasından kurtulmuş olsun.
Bu meselenin çözümü, kendi mecrasında yürürken, ben bugün sizlere başka bir konudan yani Türkiye’nin sorunları listesinde ilk sıralara tırmanmış, belki de uzunca bir süredir ilk sıraya yerleşmiş ‘Barınma’ sorunundan ve bu sorunun nasıl çözülebileceğinden bahsetmek istiyorum.
Öteden beri hepimizin sık sık duyduğu bir laf var; ‘Eskiden emekli İkramiyesi ile çok rahat bir şekilde konut alınabilirdi’ diye.
Evet, bu mümkündü, doğrudur ama gelinen süreçte şimdi ise mümkün olamayacağı, yanına bile yaklaşılamayacağı da doğrudur ve apaçık ortadadır.
Yapılan araştırmalara göre, yeni evlenen çiftlerin yarısının kiracı olduğu belirtiliyor.
‘Bizim de bir kendi yuvamız, evimiz olsun, kiracılıktan bir an evvel kurtulalım’ diye hesap ve plan yapanların, bu planlarını çok daha ileriye ertelemeleri gerektiği kanaatindeyim.
‘Bu kanaate nasıl sahip oldun’ diye soracak olursanız, TÜİK’in açıkladığı (ENAG’ın açıkladığı rakamlar daha da farklı) rakamları gösterebilirim.
Enflasyonun tahmin edildiği gibi, hızlı bir şekilde düşmediği, mal ve hizmet sektöründeki ürün fiyatları artışının istenilen şekilde kontrol altına alınamaması ve emeklilerin, çalışanların ücretlerinde yeterli düzeyde artış yapılamamasını söyleyebilirim.
Baktığın zaman, barınma probleminin çözümü için, konut arzının artmasının yanında talebin de artması gerekiyor hiç şüphesiz.
Talebi artırmak için de en önemli önceliklerden birinin, enflasyonun kalıcı olarak tek haneli rakamlara hızlıca gelmesini sağlamak olduğunu görürüz.
Hızlıca dedim, çünkü bu barınma problemi, günden güne derinleşiyor, içinden çıkılamaz hale geliyor maalesef.
Hazine ve Maliye’nin başına gelen her Bakan, ‘Bugün dünden iyi, yarın zaten daha iyi olacak’ dediyse de, bir türlü olmuyor, oluyorsa da çok yavaş oluyor.
Mevcut Bakan’ımız sayın Mehmet Şimşek, 2023’te göreve geldiğinde, açıklanan enflasyon rakamı yıllık ortalama yüzde 37 idi. Aradan geçen iki seneye rağmen, gelinen noktada ortalama yıllık enflasyon yüzde 35, TÜİK’e göre…
Yani durumumuz dünden çok daha iyi değil, maalesef.
‘Bir şeyler ters mi, yanlış mı gidiyor’ diye de düşünmeden edemiyor insan.
Bakan’a göre ise her şey yolunda, kontrol altında.
Bugünkü mevcut durumda, dar gelirlinin, orta gelirlinin hatta ve hatta beyaz yakalı olarak nitelendirilen çalışanların dahi, aşırı yüksek olan banka faizleri sebebiyle, konut alabilmek için banka kredisine ulaşabilmesi mümkün görünmüyor.
Farz edelim ki, 1 milyon TL’lik bir kredi aldınız, bankadan. 10 yıl vade ile bu kredinin geri ödemesi aylık olarak, 30 ile 35 bin TL arasında olacaktır. Bu kredinin geri ödemesi mümkün olamayacağı gibi, kaldı ki, 1 milyon TL’lik bir kredinin zaten derdinize derman olamayacağı da apaçık ortadadır.
Pekiyi, kiralık konutlarda durum farklı mı? Yani kolayca ulaşılabiliyor mu? Kocaman bir ‘Hayır’.
Türkiye’nin özeti olan,18-20 milyon nüfuslu dev bir şehir İstanbul’a baktığımızda ortalama kira ücretlerinin 30 bin TL civarında olduğunu görürüz. Bu rakamlar asgari ücretin üzerinde rakamlar.
Keşan’ımızda bile 15 bin liranın altında kiralık konut bulmak oldukça zor.
Tekrar konut kredilerine dönecek olursak, ‘Krediye erişim sorununu çözmek için, yani konut kredileri için yeni bir düzenleme olur mu?’ diye baktığımızda, bunun mevcut durumda zor olduğunu görürüz.
Felaket tellallığı yapmıyorum.
Kısacası demek istiyorum ki, eskiden olduğu gibi bir evdeki orta gelirli iki çalışan (Türkiye o günleri de gördü) yine ev sahibi olabilecektir belki ama yine enflasyon rakamlarının bir an önce kalıcı olarak tek hanelere düşmesi gerekir. Ancak o zaman banka kredi faizleri de çok aşağılara, istenen seviyelere gelebilir.
Gelsin ki, vatandaşımız da krediye rahatça ulaşabilsin.
Arzu edilen, beklenen ve ümit edilen budur, hiç şüphesiz…
