Reklam
Reklam

CORONA PANDEMİSİNDE SON DURUM

CORONA PANDEMİSİNDE SON DURUM
  • 28.11.2020
Reklam

Soğuk  ve zor mevsim koşulların başında bedensel ve ruhsal sağlığımızın korunması ve hayatın devamı açısından zor bir döneme girdik.

Sağlık Bakanlığının turkuaz tablosunda açıklanan verilerin eksik ve yanıltıcı olduğunu aylardır vurgulamamıza rağmen bugünlerde  pozitif vakasında tabloya eklemesini olumlu buluyoruz. Ama sağlık alanında bizzat çalışan insanlar olarak pozitif vakaların, hasta sayılarının, yoğun bakım ve ölüm oranlarının açıklanan sayılardan daha fazla olduğunu üzülerek gözlemlemekteyiz. Pandemiyle mücadelede başarının sağlanması ve sürdürülmesi için kaçınılmaz olan en önemli şey bilimsel ve şeffaf bir durum değerlendirilmesidir.

Gerçeklerin eninde sonunda gün ışığına çıkmak gibi bir huyu vardır. Eğer gerçek durumu doğru analiz edemezsek, gerçekleri değerlendirip bu duruma karşı yeterince önlem alamazsak yenilgi kaçınılmaz olacaktır. Gerçek sayıların ve oranların topluma ve konunun uzmanlarıyla paylaşılarak çözümlere ait topyekün bir mücadelenin önü açılmalıdır.

Turkuaz tabloda açıklanan ölüm sayılarının bir büyükşehirde ölen insanların sayılarından bile çok daha az olduğu ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Dünya sağlık örgütünün önerdiği hastalık ve ölüm tanılarının ülkemizde doğru girilmeyerek  gerçek ve olası vakaların gizlendiği bir ortamda salgınla  başa çıkmanın mümkün olmadığı artık kaçınılmaz bir gerçektir. Bu durum gerek ulusal gerekse uluslararası bilimsel saygınlığımıza bir gölge düşürmektedir.

Hasta sayısı, vaka sayısı, toplam ölümler, yoğun bakım sayıları son günlerde yapılan güncelleme ile çok farklı bir boyuta taşınmıştır. Bu verilerin değerlendirilmesi ve şeffaf bir biçimde paylaşılmasında ortaya çıkan aksaklık ve güven kaybı onarılamayacak düzeylere gelmektedir.

Salgınla mücadelenin en ön saflarında savaşan sağlık çalışanlarının hastalık can kayıplarında hala meslek hastalığı düzenlemesi yapılmayarak motivasyon kayıplarının önü açılmıştır. Meclis alt komisyonlarında bu konunun oyalamadan, kurnazlık ve art niyet gözetmeksizin derhal yasalaşmasını sağlanmalıdır.

Kısa vadeli  çözüm önerilerimizi paylaşmak ve derhal hayata geçirmek için ısrarcı olmaktan başka bir çaremiz kalmamıştır .

Pazar yerleri kapatılmalı, vatandaşın temel gıda ve temizlik ürünlerine kolayca ulaşabileceği, kalabalık olmadan alışverişini yapabileceği, kontrollü giriş çıkışların, saatlerin köy köy, mahalle mahalle planlanarak kalabalık olmadan maske ve mesafe gözeterek alışverişin düzenlendiği yerler oluşturulmalı.

AVM’ler kapatılmalı, sadece temel gıda ve temizlik ürünlerinin satıldığı mekanların çalışması düzenlenmeli.

Çay ocakları kapatılarak mesafeli yaşam önlemleri arttırılmalı.

Sınır kapıları transit geçiş ve uluslararası taşımacılık dışında karşılıklı insan geçişine mutlak suretle kapanmalı.

Park, bahçe, mesire yeri vb ortak toplanma alanlarımda bank ve oturma yerleri kaldırılmalı, insanların yakın temasına izin verilmemelidir.

Yasaklar ve kısıtlamalar nedeniyle sokağa çıkamayan insanların temel gıda ve temizlik ürünleri başta olmak üzere tüm ihtiyaçların sağlanması ve ulaştırılmasına için başta yerel yönetimler ve sivil organizasyonlar sorumluluk almalıdır.

Yaşlı ve engelli vatandaşların beden ve ruh sağlıkları açısından belli saatlerde dışarıya çıkarılarak fiziksel mesafe gözeterek hareket etmeleri organize edilmeli bunun için sokak ve mahallelerde uygun koşullar oluşturulmalıdır.

Şehirler arası yolculuklar acil durumlar dışında kısıtlanmalı ve toplu seyahatlerin önüne geçilmelidir.

Temel gıda ve temizlik malzemesi üreten yaşamsal öneme sahip işyerleri dışında tüm alanlarda üretime ara verilmelidir.

Sağlık çalışanlarının düzenli aralıklarla PCR ve antikor taramaları yapılarak kendilerinin ve baktıkları hastaların korunması için tedbirler alınmalıdır.

Başta karantina ve COVİD-19 polikliniklerinde çalışan sağlık çalışanları olmak üzere ihtiyaç duyan tüm sağlıkçıların ailelerinden ayrı mekanlarda konaklama ve dinlenme alanları  belirlenerek yakınlarının salgından zarar görmemeleri için gerekli planlamalar yapılmalıdır.

Dünyada ve ülkemizde  büyük salgınlar ilk kez yaşanmadı ve son da olmayacak. Veba salgını, İspanyol gribi, Sars , Mers  ve Ebola ilk akla gelen örnekler .

Salgınlarda toplumla sağlığın tüm unsurları arasındaki güven ve dürüstlük ilişkisinin korunması ve güçlendirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bu durum sadece vaka sayılarıyla değil tedavi, aşı dahil salgınla ilişkili her şeyi kapsamalıdır.

Bütün  salgınlardan çıkarılacak ortak sonucun; salgınların bilimsellikle ve şeffaflıkla çözüleceği , bu sayede toplumun farklık sosyal ve sınıfsal katmanları arasında bir köprü kurarak milletçe dayanışmayla ile atlatılacağı gerçeğini unutmamalıyız.

Bugün yapılan şey, hasta olmak sadece insanların ve çevresindeki kişilerin suçuymuş gibi sürekli tekrarlamak ve düşmanlaştırmaktan başka bir şeye hizmet etmemektedir. Hasta olmak sadece insanların suçu mudur?

Yüzyıllardır ülkesine, devletine vergileriyle destek veren vatandaşın kısa süreliğinde olsa temel ihtiyaçlarını karşılamanın vakti gelmiştir.

Sadece ekonomi odaklı bir salgın yönetimi kaybedilen onlarca, binlerce canın hesabını verebilir mi?

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ