Reklam
Reklam

KAFALI: “GÜÇLÜ KADIN DEMEK, GÜÇLÜ AİLE, GÜÇLÜ TOPLUM, DEMEKTİR”

KAFALI: “GÜÇLÜ KADIN DEMEK, GÜÇLÜ AİLE, GÜÇLÜ TOPLUM, DEMEKTİR”
  • 08.03.2024
Reklam

Keşan Kent Konseyi öncülüğünde, ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ nedeniyle yürüyüş düzenlendi.

Saat 12.15’te Keşan Kent Müzesi önünde toplanan az sayıdaki kadın ve erkekten oluşan kortej, Cumhuriyet Meydanı’na kadar slogan atarak yürüdü.

Meydanda, Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Saliha Kafalı tarafından basın açıklaması okundu.

Açıklama öncesi konuşan Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz, seçim nedeniyle katılımın yüksek olmasını beklediklerini, ancak az olduğunu dile getirdi.

Kafalı, açıklamasında şunları ifade etti: “Selam olsun,1857 yılında ABD’de bir tekstil fabrikasında temel hak ve özgürlükleri için direnirken fabrika kapıları kilitlenip yakılarak katledilen 129 kız kardeşimize.

Selam olsun, insanca hakları için direnen tüm kadınlara.

Selam olsun, insanlıktan ve tüm insanlardan sevgi ve şefkatlerini esirgemeyen fedakâr analara.

Kadın, merhametin, sevginin, hoşgörünün ve özverinin timsalidir. Kadın annelik gibi kutsal bir görevi üstlenmenin yanı sıra hayatın tüm zorluklarını omuzlarında taşıyan fevkalade bir varlıktır.

Büyük başarılar kıymetli ve eğitimli anaların yetiştirdiği seçkin evlatlar sayesinde olur. Bu nedenle kadınların önündeki engeller kaldırılmalı, yaşadığı çevreye, ailesine ve ülkesine yararlı olabilmesi için önleri açılmalıdır.

Güçlü kadın demek, güçlü aile, güçlü toplum, demektir.

Biz Atatürk Türkiye’sinin kadınlarıyız. Önderimiz Atatürk bir özdeyişinde ‘Eğer bir gün benim söylediklerim bilim ile ters düşerse sizler bilimi seçiniz’ sözünün takipçileri ve laikliğin savunucularıyız.

Günümüzde, gelecek kuşakların ve kadınlarımızın geleceği ‘ÇEDES’ diye ucube bir projeye kurban edilmek isteniyor. Biz kadınlar, laiklik karşıtı tüm uygulamalara karşıyız ve laikliği sonuna kadar savunacağız.

Günümüzde ülkemiz, şeriat ve hilafet yaygaralarıyla laikliği ortadan kaldırma girişimleri ile karşı karşıyadır. Eğitimin her anlamda dinselleştirilmesini, müfredat programlarının bilimsel içerikten arındırılmasını ve orta çağ anlayışlarının egemen kılınmaya çalışılmasını bu ülkenin anaları, bacıları ve kadınları olarak kabul etmiyoruz ve hiçbir zaman da kabul etmeyeceğiz.

Milli Eğitim Bakanlığının, devrim yasaları ile yasaklanmış tarikat ve cemaatleri sivil toplum kuruluşları olarak görmesini, bunlar ile protokoller imzalamasını, hiçbir pedagojik formasyonu olmayan tarikat ve cemaat mensubu sarıklı, cübbeli imam ve diğer din görevlilerinin laikliğe ve cumhuriyet devrimlerine meydan okurcasına okullarda cirit atmasını da kabul etmiyoruz.

Yaşamın içinde özgür bir yurttaş olarak var olmanın koşulu bilimsel eğitimdir. Eğitimsizlik, haksızlıklara direnememek, kendi ayakları üstünde duramamak, çocuk gelin veya ev kölesi olmak demektir.

Türkiye’de kadın olmak zordu ancak daha da zorlaştırılmak isteniyor. Bizler bu güne kadar gerek ülkemizde, gerekse dünyada bizleri ikinci sınıf yurttaş yerine koyan uygulamalara,  taciz ve tecavüzlere sessiz kalmadık, bundan sonrada kalmayacağız.

2024 yılının en kısa ayı olan Şubat ayı kadın cinayetlerinde yılların rekorunu kırdı. Şubat ayında 36 kız kardeşimiz sevenleri tarafından katledildi. Bu da bizlere ülkemizde kadınların can güvenliklerinin olmadığını, mevcut yasaların caydırıcı bir şekilde uygulanmadığını ve İstanbul Sözleşmesinden neden vazgeçmediğimizi gösteren en somut örnektir..

Biz Kadınlar olarak artık yeter diyoruz ve tüm yetkili ve ilgililere sesleniyoruz!

Günlük hayatımızda olduğu gibi, çalışma hayatımızda da her türlü ayırımcılığa, ücret eşitsizliğine karşıyız. Bu uygulamalara son verilmeli ve kadınlar için düzenli iş alanları yaratılmalıdır.

Hayatın her alanında yetki ve karar mekanizmalarında  eşit temsilin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

Çalışan kadınlara regl dönemlerinden az iki gün ücretli izin verilmelidir.

8 Mart tüm çalışan kadınlar için resmi tatil ilan edilmelidir.

Kadın istihdamının önündeki engellerden olan; çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımları kamusal hizmet olarak sunulmalı, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar hayata geçirilmelidir.

Tüm Belediyelerce, yeterli sayıda ücretsiz kreşler açılmalıdır.

Kadını eğitimden, istihdamdan, yaşamdan koparan ,çocuk yaşta evliliklerin hızla artmasına yol açan 4+4+4 eğitim sistemi derhal sonlandırılmalıdır.

Günümüzde Çevreme Duyarlıyım,Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi kapsamında okullarda yürütülen tüm etkinliklere son verilmelidir. Bu proje kapsamında manevi danışman olarak görevlendirilen imam, vaiz, kuran kursu hocaları okullarda değerler eğitimi vermekte, seminerler gerçekleştirmektedirler. Hem okul içinde, hem okul dışında bilim ve pedagojik gerçeklikten uzak etkinlikler gerçekleştirildiği ortadadır.. Bu uygulamaların çocuklarımızın psikolojileri üzerinde derin tahribatlar yaratacağı açıktır. Bu uygulamaları şiddetle reddediyoruz.

Kadınlar olarak sıraladığımız tüm taleplerimizin arkasındayız.

Tüm kadınların eşit haklara sahip olduğu bir toplum ve düzeni yaratmak için el ele, omuz omuza hep birlikte mücadelemizi büyütmek zorundayız.

Biz kadınlar dünyayı değiştirebiliriz. Yeter ki birlik olalım.

Bu duygularla hakları ödenemeyecek olan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyorum.”

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ