Reklam
Reklam

LİBERALİZM VE JEOEKONOMİK ANLAYIŞ

LİBERALİZM VE JEOEKONOMİK ANLAYIŞ
  • 12.03.2022
Reklam

Liberalizm metropol ülke ekonomilerine ilk kez Adam Smith tarafından 18’nci yüzyılda girdi. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler” tercümesi ile bizimde ekonomik literatürümüze girdi. Ancak 1940’lardan 1970’lerin başına kadar metropollerde alternatif sistem olarak Keynesçilik hakim oldu. Keynes genel anlamda makro-ekonomik politikayla ilgileniyordu. Ancak Friederik Hayek ve daha sonra Milton Freidman ,1970’lerde de Chicagodan çıkan diğer bilim adamlarının söylem ve ekonomik planları kamusal söyleme dayalı ekonomik planları, Keynese alternatif olarak yaşanmaya başlandı.

Liberalizm, klasik söylemlerini ancak metropollerle bağlı ülkelerde yaşam bulmaya başladı. Ancak “Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler” kavramı bizim gibi ülkeler için “YAPAMASINLAR, BIRAKINIZ EDEMESİNLER”e dönüştü. Devletlerin elinden kamu yatırımları özel sektöre, özel sektör elindeki yatırımlar ise Global şirketlerin eline geçmeye başladı. Devlet elini ekonomiden çeksin, yatırım yapmasın, sadece vergi toplasın ve denetim görevini yapsın söylemleri ile kamu bizim gibi ülkelerde yok edilmeye çalışıldı.

Oysaki günümüzde baktığımız zaman metropol ülkelerde devletin ekonomide payı ülkelere göre %30’lar ile %40’lar arasında. Keza nüfusa göre kamuda istihdam hiçbir metropol ülkede %20’nin altında değil. Bizde maalesef %9’ları zor buluyor. Metropol ülkeler disiplinli bir çalışma ile kamu yatırımlarına önce 7 alanda sonrada küresel enerji alanlarının kritik düzeye gelmesi nedeni ile bu gün 13-14 alandaki kamu yatırımları ön plana çıkmıştır. Ben aslında buna “devlet kapitalizmi” adını koymuştum yıllar önce çok uluslu şirketler üzerine çalışmalarımda. Bunun sosyal alanda yansıması ise sosyal denge, sınıfsal farklılıkların giderilmesi, sosyal politikalarla kitlelerin iknası olarak yansımıştır.

JEOEKONOMİ KAVRAMI NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Jeostratejiler süreçte 3 önemli kavramı yaşamsal olarak öne çıkardı.1-jeopolitik, 2- jeoekonomi, 3-jeokültür.

Jeokültür ,dünya çapında hakim olan kültürlerin ya hakim kültür tarafından esir alınması ya da karşılıklı etkileşimi ile birbirini etkilemesi olarak kendini gösterir. Bunu bilişim ve internet sistemi ile birleştirince tüm dünyada aynı yemeği aynı isimle yiyen, aynı biçimde giyinen, aynı dış görünüşe sahip ve belli olgulara aynı tepkiyi veren insan kitlelerinin yaratılması olarak görüyoruz. Tek tip dünya insanı yani. Ne süreçte gerçekleşir bilemiyorum.

Jeopolitik, gelişen ekonomilerin ve ekonomik ihtiyaçların karşılanması için yönetimsel alanlardaki iletişimi kapsar. Bu anlamda Global şirketler kendi ülkelerinde de bizim gibi ülkelerde de siyaseti ve yöneticileri sıkı takip eder, etki altına alır ve ihtiyaçları doğrultusunda yasa ve yönetmeliklerle ekonomileri dizayn ederler. Bu etki yasal ve yasadışı etkilenmelere oldukça açık olduğundan konu üzerinde yüzlerce kitap onbinlerce makale yayınlanmıştır. Biz asıl konumuza dönelim;

Jeoekonomi ne demektir?

Kavramsal Kökeni: Jeoekonomi, Soğuk Savaş sonrasında askeri gücün öneminin jeoekonomik güce yol açtığını iddia eden Edward Luttwak’ın bir makalesiyle 1990 yılında literatüre girmiştir.

Jeoekonominin Yükselişi: Terimin şimdi daha yaygın olarak kullanılmasının bir nedeni, gücün arttırılması için giderek daha fazla ekonomik araç kullanan Çin’in yükselişi olarak gösterilir. Ayrıca devlet mülkiyetindeki işletmelerin canlanması, devletlerin kontrol altında daha fazla ekonomik kaynağa sahip olmaları da jeoekonomi teriminin yükselişindeki sebepler arasındadır. Küresel ticaret bağlantılarının ve finansal piyasaların derinlemesine entegrasyonu, jeoekonomik araçları daha güçlü hale getirmiştir.

  1. Dünya Savaşı’ndan sonra Bretton Woods sistemi olarak tanımlanan siyasi yönelimi yansıtan kurulu Yerleşik liberalizm. 1971’de Başkan Richard Nixon, Bretton Woods sisteminde IMF altında kurulan altının dönüştürülebilirliğini sona erdirdi. Bununla birlikte, 2008 yılına kadar eğilim hem uluslararası ticaretin hem de finansın serbestleştirilmesinin artması yönünde de kararlar alındı.

JEOEKONOMİ sermayenin, teknolojinin ve doğal kaynakların küresel ölçüde şirketlerce nasıl değerlendirileceğini hesaplamak için oluşmuştur. Bu anlamda hem ekonomik hem de siyasi bir disiplindir. Ülkeler arası ekonomik rekabet artık klasik liberalizmle değil jeoekonomik talep disiplini ile açıklanmaya başlamıştır. Bu amaçla AB, NAFTA, APEC, ASEAN MERCOSUR gibi yapılanmalar bu saikle gerçekleşmiştir.

SONUÇ; Evet geldiğimiz noktada coğrafi bölgeler, enerji alanlarının belirlenip nakli ve bu oluşumlara devletlerin direk yatırımlara girmesi ile yeni bir çatışma alanları doğdu. Bu çatışmalar ekonomisi güçlü ülkeler için finansal etki ile daha az güçlü ülkeler içinse askeri güç ile yaşanmaya başladı. Bakın Libya küresel para sistemi  belirleyicisi dolar değişim aracı olarak kullanmayacağım dedi, ülkesi yok edildi. Ortadoğu coğrafyasında petrol ve doğal gaz hatları üzerinde etki mücadelesi “demokrasi getiriyoruz” yalanlarına kurban edildi.

Ve son olarak Ukrayna. Rus doğal gazı bu ülkeden Avrupa’ya gidiyordu. Rusya’yı zayıflatmak adına kışkırtılan Ukrayna önce aldığı gazın parasını vermedi sonrada geçiş ücretlerini artırdı. Karşı hamle olarak Ukrayna’ya uğramayan kuzey akım 1 ve kuzey akım 2 projeleri hayata geçirilince coğrafi bölge Neonazi saldırılarıyla çatışma alanına evrildi.

Jeopolitik yönden bakarsak işi kaşıyan ABD olayları başlatan isim aslında. ABD mücadelesini hem ekonomik hem askeri destek olarak veriyor ancak Rusya karşılığı askeri güç olarak veriyor. Strateji Rusya’yı ekonomik abluka altına alıp zayıflatmak ve çevre ülkelere ABD’nin rahat ulaşmasını sağlamak. Kurban ise Neonazi politikalarla kandırılan bir aktörün ülkesi… Ukrayna.

Çatışmanın biz ikinci hedefiyiz aslında. Bunu da görmek gerekir diye düşünüyorum. Karadeniz’e çıkmak isteyen ABD emperyalizmi boğazlar ve Karadeniz üsleri için daha çok oyun oynayacaktır. Uyanık olup çatışma bölgesinden hem siyasi hem ekonomik açıdan uzakta kalmamız gerekmektedir. Zaten ekonomik kriz yaşıyoruz. Ve zaten bu ekonomik krizi savaşa bağlayan bir yönetimce kandırılıyoruz. O zaman halk olarak uyanık olma zamanı demek ki.

İyi hafta sonu dileklerimle.

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ