Reklam
Reklam

OPR. DR. HÜSEYİN GÜNEŞ, RAHİM AĞZI KANSERİ BELİRTİLERİ, NEDENLERİ VE TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRDİ

OPR. DR. HÜSEYİN GÜNEŞ, RAHİM AĞZI KANSERİ BELİRTİLERİ, NEDENLERİ VE TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRDİ
  • 15.01.2020
Reklam

Rahim ağzı kanserinde tedavinin başarısı, iyileşme oranlarını %90’a kadar yükselten erken teşhistir. Rahim ağzı kanseri erken teşhisi için en iyi yol düzenli smear, yani kanser tarama  testleri yaptırmaktır. Teşhis ve tedavi gecikirse rahim ağzı kanseri derindeki hücre tabakalarını etkileyebilir veya diğer organlara yayılarak onlara hasar verebilir. Hastalık ne kadar ilerlemiş ise iyileşme oranı o kadar düşüktür. Rahim ağzı kanseri ve displazinin (kanser öncesi değişikliklerin) sıklıkla çok belirgin bir belirtisi yoktur. Rahim ağzı kanseri belirtileri çıktığında ise kanser hücreleri genellikle zaten yayılmıştır. Sık rastlanan şüpheli belirtiler; vajinal kanama, anormal vajinal akıntı, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı veya lekelenmedir. Rahim ağzı kanserinin en sık nedeni ise insan papilloma virüsüdür (HPV).Rahim ağzı kanseri nedir?

Vücudun dokularını oluşturan sağlıklı hücreler büyür, bölünür ve gerektiğinde yenilenirler. Bu vücudun diri kalmasını sağlar. Ancak bazen hücreler kontrolsüz büyümeye başlar. Yeni hücreler tümör denilen bir doku kütlesi oluştururlar. Bu hücreler iyi huylu veya kötü huylu (kanser) olabilir. Displazi denilen başka bir hücre tipi de vardır.

Displaziye “kanser öncesi” değişiklikler de denir çünkü tedavi edilmezse kansere dönüşebilirler. Çoğu kadında hücrelerin normalden displaziye ve kansere dönüşmesi yıllar sürer. Birçok vakada smear testi displaziyi saptayabilir. Böylece kanser henüz gelişmeden tedavi imkanı doğar.

Kötü huylu hücreler (kanser) geliştiğinde rahim ağzındaki sağlıklı dokulara yayılarak harap edebilirler. Rahim ağzının yanındaki dokulara da yayılabilirler. Ayrıca kan veya lenf damarları yoluyla vücudun diğer kısımlarına sıçrayabilirler.

Rahim ağzı kanseri dünya çapında kadınlarda en sık görülen kanserlerden birisidir ancak düzenli smear testlerini uygulayan ülkelerde sıklığı azalmıştır. Kadınlar tüm yaşamları boyunca risk altındadırlar. Rahim ağzının çok sık görülen bir enfeksiyonu olan “insan papillom virüsü (HPV)” rahim ağzının hemen hemen tüm displazi ve kanserlerinden sorumludur. Smear testi ve bazı kadınlarda HPV testi bu virüsün ve neden olduğu hücre değişikliklerinin saptanmasına yardımcı olabilir. Bu bakımdan tüm kadınların (menopozda olsalar bile) doktorlarının tavsiyelerine göre düzenli smear testi yaptırmaları çok önemlidir.

Artık rahim ağzı kanserine yol açan HPV tiplerine karşı koruyan güvenli ve etkili bir aşımız da vardır. Aşının 9-45 yaş arası tüm kız çocuk ve kadınlara yapılması önerilmektedir. Aşı yapılsa da kadınlar düzenli smear testlerini yaptırmaya devam etmelidirler çünkü aşı tüm rahim ağzı kanseri vakalarını önlemez.

Rahim ağzı kanseri belirtileri

– Vajinal kanama

– Beklenmeyen anormal vajinal akıntı

– Pelvik ağrı

– Cinsel ilişki sırasında ağrı veya lekelenme

Rahim ağzı kanseri ve displazinin (kanser öncesi değişikliklerin) sıklıkla hiçbir belirtisi yoktur. Belirtiler çıktığında ise kanser hücreleri genellikle zaten yayılmıştır. Rahim ağzı kanserinin belirtisi olduğunda ilk bulgular kanama, lekelenme veya sulu akıntıdır. Kanama adetiniz  sırasında artabilir. Cinsel ilişki sonrasında da olabilir. Çoğu zaman bu belirtiler kanser dışı problemler nedeniyle oluşurlar. Ancak bu belirtilerden herhangi birisi sizde varsa doktorunuzu görmelisiniz.

İlerlemiş kanserin belirtileri ağrı, idrar yapma problemleri ve bacaklarda şişmedir. Eğer kanser komşu organlara veya lenf bezlerine yayılmışsa tümörler bu organların çalışmasını bozabilir. Örneğin tümör idrar torbanıza baskı yapabilir veya bir toplardamardaki kan akımını engelleyebilir. Bu belirtilerin bulunması her zaman kanser demek de değildir. Yine de bu belirtilerden herhangi birine sahipseniz gecikmeden doktorunuzu görmelisiniz.

Rahim ağzı kanseri nedenleri

Serviks kanserinin nedeni, insan papillomavirüsüdür (HPV). Yaklaşık 100 HPV tipi mevcuttur. Çoğu düşük riskli tipler olup ancak göz ardı edilebilir bir serviks kanserine yol açma riskine sahiptir. Ancak yüksek riskli tipleri serviks kanserine yol açabilen anormal hücrelerin gelişmesine neden olabilmektedir. Gerçekten serviks kanseri olgularının çoğuna iki tip HPV (HPV 16 ve 18) neden olmaktadır. Serviks kanseri olgularının aşağı yukarı % 70’inde bu iki tip bulunmuştur. Bu virüs cinsel ilişkiyle, bulaşmaktadır.

Hatta tam bir birleşme olmasa dahi, genital bölgelerin birbirine temasıyla bile bulaşabilmektedir. Yalnızca bir cinsel temasla bile yakalanılabilir. Vücudun bağışıklık sistemi bu virüsü yok edebilir. Ama bu olmazsa, virüs normal hücrelerin içine yerleşir ve bu hücrelerin anormal gelişmesine neden olur. HPV kapan kadınların büyük çoğunluğu bu virüsü 6 ile 24 ay arasında vücudlarından temizleyecek ve belkide kaptıklarının farkına bile varmayacaklardır. Ancak temizleyemeyen gruptakiler artmış rahimağzı kanseri riskiyle karşı karşıya kalacaklardır.

HPV (human papilloma virüs insan papilloma virüs); 100 e yakın HPV virüsü serviks kanseri için risk faktörü oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 80 kadarı cinsel yolla bulaşarak serviksi enfekte eder. Bu enfeksiyonların yaklaşık yarısı, serviks kanseri ile ilişkilidir. HPV’ in genital siğillerin %90’ ına ve serviks kanserlerinin %70’ ine neden olan iki tipine karşı bir aşı geliştirilmiştir. Bu aşının en az beş yıl süre ile HPV enfeksiyonlarına karşı koruma sağladığı kanıtlanmıştır. Korumanın ne kadar süreceği de halen araştırılmaktadır.

Rahim ağzı kanseri nasıl bulaşır?

Öncelikle bu yanlış bir sorudur. Rahim ağzı kanseri bulaşıcı değildir. Rahim ağzı kanserinin temel nedenlerinden biri olan HPV virüsü bulaşıcıdır. HPV yetişkin hayatta eşlerden birbirine bulaşır. Eşlerden birisinin daha önceden aldığı virüs onda bir hastalık yapmazken, özellikle bayanlarda daha sık olmak üzere cinsel bölgede siğillere ve rahim ağzının, dış genital bölge ve üreme yollarının (vulva,vajen) kanser ve kansere dönüşebilen hastalıklarına dönüşebilir. HPV virüsü vücuda bulaştığında yaklaşık bulaşanların %90’ında virüs 2 yıl içerisinde vücut tarafından temizlenmektedir.

Ancak geri kalan insanlarda yıllar içerisinde infeksiyon sonrası kanser öncesi yaralar gelişebilmekte ve yaklaşık 10-15 yılda kansere dönüşebilmektedir. Düşük riskli HPV tipleri genital siğillerin oluşumundan sorumludur: Bunlar iyi huyludur ancak, HPV tip 6 ve 11 genital siğillerin %90’nından sorumludur. Kadın üreme yolunun kanserlerine sebep olabilen yüksek riskli HPV tipleri cinsel yolla bulaştıktan sonra kansere dönüşümü başlatabilmektedir.Özellikle HPV tip 16 ve 18 rahimağzı kanserlerinin yaklaşık % 70’ine neden olmaktadır.

Rahim ağzı kanseri teşhisi nasıl konulur

Displazi ve erken dönemdeki kanserlerin çoğu düzenli smear testi yaptıran kadınlarda teşhis edilir. İleri evrelerdeki rahim ağzı kanserlerinin çoğu ise düzenli smear testi yaptırmayan kadınlarda teşhis edilir. Rutin smear testi yaptırma gereğinin nedeni işte budur. Anormal bir smear testi sonucunuz veya rahim ağzı kanseri belirtileriniz varsa ileri testlerin yapılması gerekebilir. Kolposkopi ve biyopsi gibi yöntemler anormal hücrelerin displazi veya kanser olup olmadıklarını saptayabilirler. Bu testler doktorunuzun tedaviye ihtiyacınız olup olmadığına karar vermesine de yardımcı olabilirler:

Bu testte doktor rahim ağzını mikroskopla inceler. Çıplak gözle görülemeyecek problemler görülebilirler.

Bu işlemde küçük bir doku örneği alınır. Örnek incelenmek üzere laboratuara gönderilir.

Koni biyopsi. Bu işlemde rahim ağzında koni şeklinde bir parça çıkarılır. Parça incelenmek üzere laboratuara gönderilir.

Loop elektrocerrahi eksizyon işlemi (LEEP). Bu işlemde rahim ağzındaki anormal alanları çıkarmak için elektrik akımı geçirilen ince bir tel halka kullanılır. Bu elektrik enerjisi rahim ağzının yüzeyindeki kan damarlarını yakmak için de kullanılır.

Eğer bu testlerle rahim ağzı kanseri teşhisi konursa doktorunuz kanserin büyüklüğünü ve ne kadar yayıldığını saptar. Bu süreç başka testlerin yapılmasını gerektirebilir:

Pelvis muayenesi (rektal muayene dahil) – Doktorunuzun rahim, yumurtalıklar ve rahim ağzına komşu dokuları hissettiği önemli bir muyene

Sistoskopi – Üretra ve idrar torbasının içinin ışıklı bir cihazla incelendiği bir test

Proktoskopi – Rektum içinin ışıklı bir cihazla incelendiği bir test

Rahim ağzı kanseri akciğerler veya lenf düğümleri gibi başka bölgelere yayılabilir veya böbreklerin tıkanmasına yol açabilir. Doktorunuz bu bölgeleri kontrol etmek için testler isteyebilir. Bu testler röntgen filmleri, ultrason, tomografi, MR veya laparoskopi olabilir.

Rahim ağzı hücre değişikliklerinin (Displazi) türleri

Eğer smear testinin sonucu displastik hücre değişikliklerinin olduğunu gösterirse sonuçlar şöyle olabilir:

– ASC-US (önemi belirsiz atipik skuamöz hücreler)

– LSIL (düşük dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon)

– HSIL (yüksek dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon)

Eğer smear sonucunda böyle bir sonuç gelirse takip testleri gerekebilir. HSIL değişikliklerinin kansere dönüşme riski en fazladır  ve tedavi edilmeleri gerekir. Diğer tür hücre değişikliklerinde de daha ileri testlere gerek duyulabilir ancak tedaviye gerek olmayabilir. Displastik rahim ağzı hücreleri değişip daha derin dokulara ilerleyebildiklerinde veya başka organlara yayıldıklarında invaziv kanser halini alırlar. Smear  testi de kanseri saptayabilir.

Rahim ağzı kanseri risk faktörleri

Bir kişide kanser gelişip gelişmeyeceğini kesin olarak tahmin etmenin bir yolu olmasa da, bazı faktörler kansere yakalanma riskini arttırmaktadırlar ki bunlara risk faktörleri adı verilir. Farklı kanserlerin farklı risk faktörleri vardır. Yine de bu risk faktörlerinden birine ya da daha fazlasına sahip olmak kişinin kansere yakalanacağı anlamına gelmediği gibi, risk faktörlerinin tümüne sahip olan bir birey de hastalığa yakalanmayabilir. Bilinen bir risk faktörü olmayan kişilerde ise nadir de olsa rahim ağzı kanseri gelişebilmektedir. Rahim ağzı kanser için tanımlanan risk faktörlerinin bilinmesi, kişiyi bunlardan korunmak konusunda bilinçlendirmesi açısından önemlidir. Servikal kanser için başlıca risk faktörleri şunlardır:

Yüksek riskli HPV’ler ile enfeksiyon: Servikal kanser için en önemli risk faktörüdür. HPV enfeksiyonu cinsel yolla bulaştığından, cinsel yönden aktif kadın ya da erkek her birey HPV enfeksiyonu geçirebilir, bu enfeksiyon 10’lu ve 20’li yılların sonlarındaki kadınlarda yaygındır. 15-49 yaş arasındaki her 4 kişinin 3’ünün hayatının herhangi bir döneminde HPV enfeksiyonu geçirdiği bildirilmektedir. Bu enfeksiyon genellikle zararsız ve geçici olduğundan, çoğu HPV’li kişi enfekte olduğunu hiçbir zaman bilmeyecektir. Enfeksiyon yıllarca bulgu vermeden de bulunabilir, her zaman genital siğillere neden olmaz. Bu nedenle genital bölgede siğil bulunmaması, kişinin virüsü taşımadığı anlamına gelmez. Enfeksiyon genellikle kanserleşmez, fakat kanserle ilişkili olan HPV tipleri daha sonra kanser oluşturabilecek değişikliklerin meydana gelmesine neden olabilir. HPV saptanan bireylere sık aralıklarla takip önerilmesinin nedeni de budur. Bu virüsün 100’den fazla farklı tipi olmasına karşın, sadece yüksek riskli tipleri kansere neden olurlar. Bunlar HPV 16, HPV 18, HPV 31, HPV 33 ve HPV 45’dir. HPV 16 ve 18 tüm servikal kanserlerin yaklaşık 2/3’ünden sorumludur. Bugün için HPV enfeksiyonunun tedavisi yoktur ancak yakın zamanda geliştirilmiş olan aşılar sayesinde bu problemin ortadan kalkacağı düşünülmektedir.

İlk cinsel ilişkinin genç yaşta olması, çok sayıda cinsel partner ya da çok sayıda cinsel partneri olan partnerle cinsel ilişki olması, sünnetsiz erkek partnerle cinsel ilişki ve seks sırasında korunma yöntemi kullanılmaması: Bu kişilerde virüs taşıyan herhangi birinden cinsel ilişki sırasında yüksek riskli virüs alma olasılığı artmıştır. Çoğu HPV taşıyan hasta, kanser gelişmeden önce genellikle bulgu olmadığından bunu bilmez. Bu nedenle HPV’den korunmanın tek ve kesin yolu çok sayıda kişiyle cinsel ilişkiye girmemek ya da sadece HPV taşımadığı bilinen bir partnerle cinsel ilişkiye girmektir. Son çalışmalar prezervatifin HPV’ye karşı tam olarak koruyucu olmadığını, ancak akkiz immun yetmezlik sendromu (AİDS) hastalığının nedeni olan Human Immunodeficiency Vırus (HIV) ve Chlamydia gibi diğer cinsel geçişli hastalıklara karşı korunma sağladığını göstermiştir.

Sigara kullanımı: Sigara kullanmayanlara oranla 2 kat artmış risk bulunmaktadır.

Human Immunodeficiency Virüs Enfeksiyonu: Bu virüs AİDS’e sebep olur ve bu hastaların bağışıklık sistemleri zayıflamış olduğundan, yüksek riskli HPV enfeksiyonu geçirme dolayısıyla da servikal kansere yakalanma riskleri daha yüksektir.

Chlamydia enfeksiyonu: Kadın genital sisteminde sık olarak enfeksiyona neden olan, ancak genellikle bulgu vermeyen cinsel yolla bulaşan bir bakteridir. Bazı çalışmalar geçmişte ya da yakın zamanda bu enfeksiyonu geçiren kadınlarda servikal kanser riskinin arttığını göstermektedir.

Diğer risk faktörleri:

Kişinin önceden serviks kanseri tanısı alması.

Anne ya da kızkardeşinde serviks kanseri olması.

Düzenli olarak Pap testi yaptırılmaması.

Sebze ve meyveden fakir beslenme.

Sosyoekonomik düzeyin düşük olması.

Yüksek kilo.

Beş yıldan fazla süreyle doğum kontrol hapı kullanılması.

Çok sayıda çocuk doğurma.

Düzenli sağlık kontrolünden geçmeme: Sosyoekonomik düzeyi düşük olan kadınlarda serviks kanseri riski artmış olup. bu durum sağlık kontrollerinin düzenli aralıklarla yapıl amaya bileceğine bağlanmaktadır.

Rahim ağzı kanserinde tedavi seçenekleri nelerdir?

Serviks kanserisin tedavisine karar verirken kanserin derecesi ve evresi gibi bazı bilgilere ihtiyaç vardır. Tedaviyi genellikle jinekolojik onkolog. patolog, radyolog, medikal onkolog ve radyasyon onkoloğundan oluşan bir ekip yönlendirir.

Serviks kanserli çoğu hastada cerrahi tedavi ya da radyasyon (şua) tedavisi gerekecektir. Bu kanserin tedavisinde yeni yöntemler klinik araştırmalar yapılarak bulunmaya çalışılmaktadır. Serviks kanserinin tedavisi lokal ya da sistemiktir. Lokal tedaviler bir bölgedeki kanser hücrelerinin ortadan kaldırılmasına dayanır ve cerrahi ya da radyasyon gibi türleri vardır. Cerrahi tedavide serviks dışına yayılmamış küçük tümörlerin mümkün olduğunca tümünün çıkarılmasına çalışılır. Radyasyon tedavisi ise vücut dışından doğrudan tümörün olduğu bölgeye verilen yüksek enerjili ışınlarla yapılır.

Radyasyonla tedavi edilen hastalar aynı zamanda sıklıkla küçük dozlarda kemoterapi (ilaç tedavisi) de alırlar. Bu radyasyon tedavisini güçlendiril’. Sistemik tedaviler vücudun diğer bölgelerine yayılmış kanser hücrelerini kontrol altına almak için uygulanır. Kemoterapi sistemik tedavi seçeneklerinden olup. kanser hücrelerini öldürmek için ilaçlar kullanılır. Bir hastaya tek bir tedavi ya da birkaç tedavi bir arada uygulanabilir.

Rahim ağzı kanseri evrelemesi ve rahim ağzı kanseri tedavisi

Tüm kanserler I’den IV’e kadar evrelenir. Numara ne kadar küçükse kanser o kadar az yayılmıştır. Evre I en erken evredir ve tedavisi en kolay olanıdır. Evre IV en ilerlemiş evredir ve vücudun diğer kısımlarına yayılmış kanserleri gösterir. Tedavi en çok kanserin erken evrelerinde başarılıdır. Evre I rahim ağzı kanserinde iyileşme oranı %85-90′dır. Evre IV rahim ağzı kanserindeki iyileşme oranı ise yalnızca %5-10′dur.

Rahim ağzı kanseri iyileşir mi, iyileşme şansı ne kadar, tedavisi var mı?

Rahim ağzı kanserinde tüm evreler birlikte ele alındığında 5 yıllık sağkalım oranı %72’dir. Beş yıllık yaşam oranı tanı aldıktan sonra en az 5 yıl yaşayan hastaların oranını gösterir.
Serviks kanserinin seyrini ve seçilecek tedaviyi kanserin tipi ve yerleşimi, hastalığın evresi, kanserin ne hızda büyüdüğü ve yayıldığı, hastanın yaşı ve genel durumu, kanserin tedaviye nasıl yanıt verdiği gibi faktörler etkiler. Örneğin, tedaviye iyi yanıt alınmışsa, hastalığın seyrinin iyi olabileceğinden bahsedilebilir. Ancak yine de hastalığın seyri ile ilgili öngörülerin kesin olmadığı ve tamamen olasılık dahilinde olduğu unutulmamalıdır.

Rahim ağzı kanseri radyoterapi tedavisi

Eğer rahim ağzı kanseri, rahim ağzının veya üst vajinanın ötesine yayılmışsa veya kadının yaşı ileri veya sağlık durumu bozuk ise kanserin radyasyon veya kemoterapi ile tedavi edilmesi daha iyidir. Radyasyon kanser hücrelerini yüksek enerjili ışınlara maruz bırakarak onların çoğalmalarını durdurur. Tedavi sırasında haftalar boyu her gün tedaviye gidilmesi gerekebilir. Ayrıca bazen hastanede yatmanız da gerekebilir.

Dıştan ve içten (vajinadan) tedaviler kullanılabilir. Rahim ağzı kanserinde kemoterapi radyasyona yardımcıdır. Kemoterapi ilaçları kan yoluyla kanser hücrelerine ulaşıp onları tahrip ederler. Tedaviler dönemsel olarak yapılabilir. Kemoterapide de hastanede yatmanız gereken zamanlar olabilir.

Rahim ağzı kanseri tedavisinin yan etkileri nelerdir?

Serviks kanserinde tedavinin yan etkileri diğer kanserlerdekine benzer şekilde, hangi tip cerrahi uygulandığı, hastanın radyasyon tedavisi alıp almadığı, hangi tip kemoterapi kullanıldığı ve tedavinin ne kadar süre uygulandığı gibi faktörlerle ilişkilidir. Bazı sık yan etkiler şu şekilde sıralanabilir: Anemi (kansızlık), psikolojik bozukluklar (anksiyete ve depresyon), iştah değişiklikleri, ishal ya da kabızlık, saç dökülmesi, enfeksiyonlar, ağızda yaralar (aft). bulantı ya da kusma, el ve ayaklarda uyuşukluk, karıncalanma, kas güçsüzlüğü, cinsel problemler, deride kumluk, yorgunluk, idrar yolları ile ilgili problemler.

Rahim ağzı kanseri tedavisi sonrası hasta takibi

Kanserin evresi ve tedavi şekline bağlı olarak rahim ağzı kanseri tedaviden sonra kaybolmayabilir veya tekrar ortaya çıkabilir. Vücudun başka bir yerinde yeni bir kanser de ortaya çıkabilir. Bu nedenle tedavi bittikten sonra bile rutin kontroller ve smear testleri önemlidir. Doktorunuz tedaviden sonra ilk birkaç yılda daha sık smear testi yaptırmanızı isteyebilir. Bu, tüm kanser hücrelerinin yok olduğundan emin olmak için yapılır. Başka testler ve işlemlere de gerek olabilir. Doktorunuz tedavi bittikten sonra bile ihtiyacınız olan kontrolleri ayarlamak için sizinle birlikte çalışacaktır.

Rahim ağzı kanseri önlenebilir mi, bunun için neler yapılabilir?

Serviks kanseri risk faktörlerinin bir kısmının bireyin kendi kontrolünde olması, tarama testinin olması ve bugün için en yaygın HPV tiplerine karşı korunmayı sağlayan aşıların bulunması nedeniyle, kanser türleri arasında en önlenebilir türlerinden birisidir. Bu kanserden korunmada risk faktörlerini ve bunlardan kaçınmanın yollan bilinmeli, düzenli olarak pelvik muayene ve tarama amaçlı Pap testi yaptırılmalıdır. Tarama testleri hiç bulgusu olmayan kişiler için kanser işaretlerini araştırmada kullanılır.

Serviks kanseri için tarama son derece başarılıdır. Düzenli tarama ile önlenebilen tek jinekolojik kanser servikal kanserdir. Servikal kanseri erken yakalamanın en iyi yolu düzenli Pap smear testi yaptırmaktır. Pap testinde serviksten alınan hücreler patolog tarafından mikroskop altında şüpheli olup olmadıkları yönünden değerlendirilir. Pap testi ya da daha ileri tetkiklerinde kanser öncesi değişiklikler saptanan bireylerde kanseri önlemenin diğer bir yolu da bu kanser öncesi değişikliklerin tedavi edilmesidir. Ayrıca alınabilecek önlemler olarak sigara bırakılabilir. Genç yaşta cinsel ilişkiden kaçınılmalı, prezervatif kullanmak ve cinsel partnerlerin sayısını azaltmak gerekmektedir.

Kimler ve ne sıklıkta Pap Smear Tarama Testi yaptırmalıdır?

Cinsel yönden aktif ya da 18 yaşın üstündeki kadınlarda yılda 1 kez Pap smear testi yapılmalıdır. Eğer yeni bir yöntem olan likid bazlı sitoloji yöntemi kullanılıyorsa bu sayı her 2 yılda bire çıkabilir. Yeni bir yöntem olan likid bazlı sitoloji yönteminin kanser öncesi hücrelerin saptanmasında daha başarılı olduğu gösterilmiş olsa da bu yöntem daha pahalıdır. Likid bazlı sitoloji yöntemi ile alınan örneklere daha sonra anlatılacak olan HPV DNA testi de uygulanabilir.

Otuz yaşın üstünde üst üste 3 normal Pap testi olması, serviksin kanserle ilişkisiz bir nedenle cerrahi olarak çıkarılmış olması, 70 yaşın üstünde son 10 yılda en az 3 normal Pap testi olması durumlarında düzenli Pap smear testi yaptırmaya gerek olmayabilir. Yine de Pap testinin hangi aralıklarla yapılacağma karar verirken en iyisi doktorla görüşmek ve kişisel risk faktörlerini göz önünde bulundurmaktır. Bazı kadınlarda (Öm: HIV pozitifliği ya da geçmişte pozitif Pap testi olması) daha sık aralıklarla Pap testi yapılması gerekir.

Pap Smear Tarama Testi nasıl yapılır

Pap testi basit ve genellikle ağrısızdır. Bu test için en iyi zaman son adet tarihinden 10-20 gün sonrasıdır. Adet döneminde yapılmamalıdır. Jinekolog spekulum kullanarak vajinayı genişletir ve vajinanın üst kısmı ile serviksi inceler. Küçük, yumuşak bir fırça yardımı ile serviks ve vajinadan hücre toplanır ve mikroskop altında incelenmek üzere patoloji laboratuarına gönderilir. Bu hücre örneklerinin laboratuarda test edilmesi için 2 seçenek vardır. Örnek doğrudan lama yayılabilir ve ardından laboratuara gönderilir.

Bu metod uzun yıllardan beri kullanılmasına ve nispeten ucuz olmasına rağmen, bazen değerlendirmeyi kısıtlayabilen sorunlarla karşılaşılmaktadır. Yeni bir metod ise likid bazlı sitoloji adı verilen ve daha pahalı olmakla birlikte geleneksel Pap teşrindeki kısıtlılıkları ortadan kaldıran ve HPV’ye bağlı değişikliklerin tanısında doğruluk oranı daha yüksek olan bir testtir. Pap testi servikal kanseri ya da kanser olmadan önceki aşamaları yakalamaya yardım eder. Testin pozitif olması bir başka deyişle anormal hücreler içermesi durumunda doktor HPV testi ve/veya kolposkopi önerebilir. Bu test anormal hücrelerde yüksek riskli HPV olup olmadığını araştırır ve böylece hangi kadınlarda servikal kanser gelişim riski olduğu bilinebilir. HPV testi Pap smearden sonraki bir takip testi olarak ya da Pap smear ile aynı zamanda kullanılabilir.

Pap testi sonuçlan nasıl raporlanır?

Pap testi sonuçlarım raporlamada en sık kullanılan sistem Bethesda Sistemi’dir. Bu sistem en son olarak 2001’de gözden geçirilmiştir. Genel kategoriler şunlardır:

İntraepitelyal lezyon ya da kanser yönünden negatif: Bu kategori kanser, kanser öncesi değişiklikler ya da diğer anormalliklerin bulunmadığım gösterilir.

Epitelyal hücre anormalikleri: Bu kategori serviks dokularında kanser ya da kanser öncesi değişiklikleri yansıtan anormallikler bulunduğunu gösterir.

Diğer kanser türleri: Oldukça nadir görülen bazı kanserleri kapsar.

Bilinmelidir ki. “kanser ya da kanser öncesi lezyon yok” şeklinde rapor edilen Pap smear sonuçları, hastada gerçekte de bu değişikliklerin olmadığı anlamına gelmeyebilir. Biyolojik her türlü testte olduğu gibi Pap testinde de yanlış negatiflik oranları söz konusudur. Bu nedenle Pap testinin düzenli yapılması bu yanlış negatifliklerin kötü sonuçlara neden olmadan telafisini sağlayabilir.

Pap Smear sonucu anormal olduğunda yapılabilecek daha ileri testler nelerdir?

Pap smear testi tanısal olmaktan ziyade bir tarama testi olduğundan, anormal sonuç varlığında kolposkopi, biyopsi ve serviks kürtajı gibi daha ileri testler gerekecektir. Kolposkopi, spekulum kullanarak vajinanm genişletilmesi ve vajinanın üst kısmı ile serviksin incelenmesi sırasında, serviksin bir mikroskop yardımıyla daha ayrıntılı incelenmesi yöntemidir. Kolposkopi ve biyopsi anormal Pap smear sonucundan hemen sonraki basamak olarak olarak uygulanabileceği gibi araya HPV testi de girebilir. Kolposkopik inceleme sırasında servikste anormal alanlar varsa biyopsi de alınabilir. Alınan biyopsi de mikroskop altında patolog tarafından incelenilir.

Biyopsi sonuçları nasıl raporlanır?

Biopsi sonuçlanın raporlarkan kullanılan terimler Pap testindekilerden bir miktar farklılık gösterir. Bethesda Sistemi’ndeki SİL yerine, biyopside CİN terminolojisi kullanılır.

Anormal Pap Testi sonuçları olan hastalar serviks kanseri gelişiminden korunmak için nasıl tedavi edilir?

Kolposkopi sırasmda görülen şüpheli alan dondurularak ya da lazer gibi çeşitli teknikler kullanılarak çıkartılır. Bu tedaviler kanser öncesi değişikliklerin yok edilmesinde ve kanserin önlenmesinde hemen her zaman etkilidir. Yine de anormal değişikliklerin tekrarlayıp tekrarlamadığının takibi için kontroller gerekmektedir.

HPV DNA testi Nedir?

Serviks kanseri gelişiminde en önemli risk faktörü olan HPV varlığı ya da yokluğu hastaların servikal hücrelerindeki DNA parçacıklarının analizi ile mümkündür. Bu yöntemle kansere en olasılıkla neden olan (yüksek riskli) HPV tiplerini araştırır. Pap testindekine benzer biçimde alınan örnekle yapılabilir. 2 durumda kullanılır:
Otuz yaşın üstünde Pap testi ile birlikte tarama testi olarak.

Anormal değişiklik hafif düzeydeyse. daha ileri bir tanı yöntemi ya da tedavi gerekip gerekmeyeceğine karar vermede.

Genital HPV tedavi edilebilir mi?

Cinsel siğil yapan HPV tipleri için bazı tedavi metodları mevcuttur ancak bu tedaviler rahim ağzı kanseri yapan HPV tipleri için başarılı olmamaktadır. Ancak birçok HPV enfeksiyonu 2 yıllık sure içinde kendiliğinden temizlenmektedir.

HPV gebeliğime zarar verir mi?

Rahim ağzı kanserine yol açan HPV tiplerinin gebelik üzerine bir etkileri bilinmemektedir. HPV hastasıysanız normal gebelik takibinizi değiştirme ihtiyacı yoktur.

HPV aşısı nedir? Yan etkileri var mı?

Servikal kanserden korunmada hızlı gelişmeler söz konusudur. Bu gelişmeler kısmen serviks kanserinin HPV enfeksiyonu nedeniyle oluştuğunun bulunmasına bağlıdır. Çok sayıdaki HPV tiplerinden yaklaşık 15’inin kansere neden olduğu bilinmekte olup bu tipler hemen tüm serviks kanseri ve prekanseröz lezyonlardan sorumludur. Serviks kanseriyle ilişkili en sık HPV tipleri 16 ve 18’dir. Aşılar kadınları HPV enfeksiyonundan korumak için geliştirilmiştir. Yeni HPV aşılan sağlıklı kız ve kadınlarda en tehlikeli HPV tipleri olan 16 ve 18’e karşı bağışıklık yanıtının gelişmesine yardımcı olmaktadır.

Bugün için en sık hastalık oluşturan yüksek ve düşük riskli HPV tiplerine karşı korunma sağlayan Gardasil ve sadece yüksek riskli HPV tiplerine karşı korunma sağlayan Cervarix isimli 2 ilaç bulunmaktadır. Aşının en yüksek düzeyde etkili olması henüz cinsel ilişkiye başlamamış kişilere uygulanması sayesinde olur. Bu nedenle ABD’de Haziran 2006’da 11-12 ya da en erken 9 yaşındaki kızlarda rutin Gardasil kullanımı onaylanmıştır. Ayrıca. 13-26 yaşları arasındaki kadınlara da önerilmektedir. Bu aşılar HPV tipleri tarafından oluşturulan prekanseröz lezyonlara karşı da korunma sağlamaktadır.

Bu aşı sadece HPV Pap testinde anormal değişiklikler gelişmeden önce enfeksiyondan korunmada kullanılabilir, varolan enfeksiyonu tedavi etmede kullanılamaz. Aşının yararları daha önceden HPV’ye maruz kalmış kadınlarda sağlıklılara oranla zayıftır. Aşılanma için en iyi zamanın cinsel ilişkinin başlamadan olması da bu sebeptendir. Yine de aşının kanser oluşturan tüm HPV tiplerine karşı korunma sağlamadığı bilinmeli, bu nedenle düzenli Pap testlerinin aşılanmış kişilerde de gerekli olduğu unutulmamalıdır.

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ