SOSYAL UYANIŞ

Uzun zaman sonra çok geniş halk kitleleri önce ekonomik yetersizliklerin, düşük ücretlerin aslında ekonomik ve siyasi bir tercih olduğunun farkına vardı.
İyi hatırlıyorum darbeci cuntanın başı ilk kez bu terimi kullanmıştı. Sosyal uyanış ekonomik gelişmelerin önüne geçti, bu kabullenilemez. Evet çalışan kitleler için ağır bir darbe süreci yaşanmış ve halk baskılarla tutuklamalara susturulmuştu.
Peki şimdi bir askeri darbe olabilir mi? Bence hayır. Çünkü ordu yandaşlaştırıldı, millici benliği yitirilmiş önce FETÖ elemanlarınca savaşçı etkin gruplar temizlendi sonra bağımsızlık yanlışı Kemalist tüm gruplar etkisizleştirildi. Yerine cemaatlere bağlı sözde dindar kadrolar yerleştirildi. Aslında ordu tümden güçsüzleştirildi. Mesela hava kuvvetlerine 22 yıldır hiç takviye yapılmadı. Kara savaşlarının vazgeçilmez silahı tanklar, özellikle prototipi bitmiş üretim aşamasına gelinmiş Altay tankı siyasi ve ekonomik çıkarlar uğruna yapılamadı. Askeri eğitim yetersizleşti, askere alma iğdiş edildi. Paralı askerlik teknik hizmetler için değil kolluk güçleri geliştirilmesinde kullanıldı.
DÖNELİM SOSYAL UYANIŞA… İnternet dünyası öyle gelişti ki söylenen her yalan günlük kullanıma sunuldu. Her kesim artık gerçekleri görüyor, dünya medyasından ülkenin durumunu izleyebiliyor. Önceleri bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler artık işin kendilerine de geldiğini gördüler. OECD ülkeleri içinde her alanda milli gelirde, adalette, eğitimde, ücretlerde, gelişmişlikte, hukukta, iş bulmada, tarımda, hayvancılıkta 150 ülke arasında ya son 3 ülkeyiz çoğundan son 10 ülkeden biriyiz.
Milli gelirden maalesef yasalara rağmen ülkenin 80 milyonu hakkettiği alamıyor. Oligarklarca yönetilen Asya ülkelerine döndük. Müthiş bir servet transferi yapılıyor. Müşteri garantili yol, köprü, hastane vs. hepsi bir tuzak aslında. Değerinin çok üzerinde ve gelir garantili yapıldı maalesef.
Peki şimdi ne oluyor?
Askeri cunta darbe yapamayacağını göre bir sivil darbe denebilecek dönem yaşıyoruz. Ses çıkaran kitle önderleri tek tek tutuklanıyor, susturulmaya çalışılıyor, halka hizmet akışının önüne geçilmeye çalışılıyor. Fırsat bu fırsat deyip halkın aleyhine ama bir avuç oligarşi çıkarına durdurulmuş tüm işlere yol veriliyor.
Ve halk artık yapılan tüm lehte enformasyonlara rağmen gerçekleri görüyor. Görüyor diyorum ama göremeyen işten güçten ekmek parası peşinde koşarken hem dini saikle hem ekonomik berbatlıkla boğuşan bir kitlenin oyunu almaya devam edebiliyorlar.
Reklam su; halkın %8’ini gösterip “bakın ne açlık var nede ekonomik bozukluk, herkesin arabası işi gücü var… memnunlar.” propagandası devreye sokuluyor. Muhalefete yapılan yolsuzluk suçlamaları aslında Sayıştayca tespiti yapılmış AKP belediyeleri, bakanlar, vekillerin durumu konuşulmasın diye. Ama halkın %60’ı kalmadı bunlara.
Sokaklar şimdi isyan kokuyor. Tepkiler her kesimden yüksek sesle haykırılıyor. Korku duvarları asıldı artik. Halk gitgide şişen bir balona benziyor.
Ha patladı ha patlayacak. Güvensizlik oranlarına baktım bu gün. YSK’ya güven %2, diyanete güven %1.9, yargıya güven %1.6, TÜİK’e güven ise %1.3 düşmüş. Bu oranlar müthiş aslında. Peki daha garibi şu son yıllara kadar %80’lerde olan orduya güven %18’e düşmüş, polise güven %16’ya, cumhurbaşkanlığına güven %8’e düşmüş. Öğrenciler bile OSYM’ye güvende %2’lerde. Gençler eğitim sistemine artik hiç güvenmiyorlar.
İşte SOSYAL PATLAMANIN AYAK SESLERİ. Konu uzun ama bu kadarı dahi sosyal uyanışı anlatmaya yeter sanırım. Kitleler boşu boşuna meydanları doldurmuyor..
Çok daha güzel bir Türkiye dileklerimle. Umutsuzluğu yeneceğiz, her gecenin karanlığı aydınlık bir güne doğacaktır. Buna inanıyorum…
