YAYLA SAHİLİ VE BELEDİYE…

Yayla sahili belki de tarihinin en unutulan,en ilgisiz dönemini yaşıyor. Biz AKP döneminde yaşadık, Mehmet beyin dönemini de…
Vah ki vah. Bir belediye düşünün sahillere bir başkan yardımcısı atanamıyor. Atanan bir ay sonra ayrılıyor, başka atanan ise yaylaya uğrayamıyor.
Yollar çukur içinde, çöpler toplanamıyor, kanunsuz barakalar kaldırılamıyor, sahil düzenlemeleri yapılamıyor. Temizlik ve çevre vergisi yıllık alınıyor ama 6 ay hizmetle sınırlı kalıyor.

Geçen yıllar toplantı yapıyor ve sorunlarımızı raporlayıp belediyeye teslim ediyorduk. Şimdi toplantılara belediye gelmiyor, umursamıyor aldırmıyor. Küçük dağları biz yarattık havasındalar.
Bu kadro zayıflığı ile sahiller bir adım ilerleyemiyor. Kıyı tahribatı korkunç boyutlara ulaştı. Tek kıyı yolumuzda çökmeler de başladı. Birileri ölünce mi sorunlar çözülecek? Soruyorum aklınıza ne zaman başınıza gelecek. Deniz kirliliği raporlarını yayınlamıyor, adres olarak Edirne’yi işaret ediyorsunuz. Şuraya telefon edip bilgi alabilirsiniz deniyor. Ya sizin çevre müdürlüğünüz ne ise yarıyor? Boş koltuk mu?
Resimdeki çukur alan yaklaşık 3 aydır böyle. Bu çukur araba bile yutar ya. Ne zaman kapatacaksınız, merdiven düzenlemesini ne zaman yapacaksınız? Sahile iniş yerlerimizi hepsi bu durumda maalesef.
Sosyal demokratlık halka hizmet öncülüğünü gerektirir. Siz görevli dahi atamaktan, görevi layıkıyla yapmaktan aciz misiniz anlayamıyorum.
Keşan Belediyesi bence sınıfta kaldı sahiller konusunda. Kadronuza turizm deneyimli ve bölgeden haberli insanları alın artık. Para her belediyeye lazım ama sosyal belediyelerde halka hizmet dayanışma ile olur. Sizler sivil toplum örgütleri ile kol kola girmekten de aciz çıktınız.
Artık yazık etmeyin sahillere. Bakin bizim arıtma sorunumuz çok, deniz kirliliğimiz vahim düzeylerde ,çevre kirliliğinin çok, fosseptiği arıtmaya bağlanmayan evimiz çok, yol düzenlemesine ihtiyaç çok, sosyalleşme alanlarına ihtiyacımız çok, kıyı yağmacılarına bile sabrımız çok, sağlık sorunumuz çok… Çözüm ise yok.
Çok umutlu olduğumuz belediyemizde fos çıktı… Bir var bir yok.
Şair ne demiş “umut fakirin ekmeği, ye memet ye”
Bizde umudu Kafdağı’nın arkasında aramaya başladık. Umudu yarınlara sakladık.
















































