BU SEVGİ, İNSANLIK VAR OLDUKÇA BİTMEYECEKTİR
Ben, O’nun dünyaya gözlerini açmasından 67 yıl, aramızdan maddeten ayrılmasından 10 yıl sonra dünyaya gelmişim. Haliyle; O’nu canlı olarak görmem mümkün değildir. Ancak, O’nu görmemek demek, tanımamak demek değildir. Zaten O: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir” demişti.
Ben; O’nun kurduğu Cumhuriyet’in bir ferdi olarak dünyaya gelmiş, O’nun ilke ve devrimleri doğrultusunda açılan okullarda okumuş, meslek sahibi olmuş biri olarak; bugün evime götürdüğüm ekmeğe, O’nun sayesinde eriştiğimin bilincindeyim.
Doğa kanunu gereği, O’nun yüzünü görmemiş olabilirim. Ama bana, yaşamım boyunca katkısı olan birinin fikirlerini, duygularını anlamamak, hissetmemek mümkün mü? Ben, O’nun fikirlerini, duygularını anladığım, hissettiğim gibi; benden sonra gelecek kuşaklara da elimin erdiği, dilimin döndüğünce anlatmaya çaba gösterdiğim kanaatindeyim. O’nun hakkında yazdığım yazı ve şiirlerden; bir kitap bile yazılabilir. Bana, bütün bu eylemleri yaptıran; kalbimdeki Atatürk sevgisinden başka bir şey değildir. Yazımın ilerleyen bölümlerinde, sadece O’nun için yazdığım şiirlerin son dörtlüklerini ve bir iki yazımdan kısa notlar aktararak, bunu kanıtlamaya çalışacağım.
Ümmet toplumdan bir ulus toplum yaratan, egemen bir devlet kuran ve bir Milet’in kaderini değiştiren Atatürk’e son zamanlarda yapılan saldırıları gördükçe, inanın içim yanıyor. Millî Eğitim Bakanlığı iki yıldır, ara tatili bir hafta sonraya alsa olmazmış gibi, okulların ara tatilini hep, 10 Kasım’ı içine alan haftaya denk getiriyor. Daha önce; “çocuklar üşüyor” diye, Milli Bayram kutlamalarına sınırlamalar getirilmişti. “Okul çağındaki çocukların kalbinden Atatürk sevgisini eksiltmeye çalışıyorsanız, bütün uğraşınız boşunadır” diyorum.
Tarih; 27 Kasım 1978. Yer; Fransa’nın başkenti Paris. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, örgüte üye 152 ülke delegesiyle toplantı halinde. Yaklaşmakta olan 1981 yılı, dünyanın önde gelen liderlerinden Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılı. Gündemde, bu konuda verilen bir önerge var. Yapılan görüşmeler sonunda; 1981 yılının, ATATÜRK YILI olması önergesi; hiçbir ret ve çekimser oy olmadan, 152 oyla kabul ediliyor. Böyle bir uygulama; dünyada başka hiçbir lider için yapılmamıştır/yapılmayacaktır.
152 EVET oyunun gerekçesi aşağıdadır.
“Atatürk kimdir;
Atatürk; uluslararası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi,
Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder,
İnsan haklarına saygılı,
Dünya barışının öncüsü,
Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen,
EŞİ OLMAYAN DEVLET ADAMI,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.”
Dünyanın bilim ve kültür örgütü, O’nun doğum günü için 3 yıl önceden karar alıyor, kurduğu Cumhuriyet’in Milli Eğitim Bakanlığı O’nu unutturmak için, aramızdan ayrıldığı günde anma yapılmasına gölge düşürmek adına; okulları tatil ediyor. Güler misiniz, ağlar mısınız?
Yazımın üçüncü paragrafında: “Ben, O’nun fikirlerini, duygularını anladığım, hissettiğim gibi; benden sonra gelecek kuşaklara da elimin erdiği, dilimin döndüğünce anlatmaya çaba gösterdiğim kanaatindeyim” diye yazmıştım. İşte bunu kanıtları:
Yıllar içinde yerel gazetelere gönderdiğim yazılarımı şöyle bir üstünkörü taradığımda, 80 civarındaki yazımda ATATÜRK adı geçiyor. Bu yazıların çoğunda da konu; sadece Atatürk olarak işlenmiş. Yerli ve yabancı yazarlarca yazılmış, belki de 30 civarında ATATÜRK kitabı okudum. Öğretmen Okulu’ndan mezun olduğumuzda bize, 3 ciltten oluşan NUTUK hediye edilmişti. Anıtmezarı, yaşadığım yere 700 kilometreye yakın bir mesafede olduğu halde, en az dört defa ziyaret ettim. İşte O’nun için yazdığım şiirlerin son dörtlükleri: (DÜNDEN BUGÜNE KAŞAN şiirim 40 dörtlük olmakla beraber, Atatürk Şiirlerim, toplam 108 dörtlükten oluşmaktadır.)
SENİ GÖRÜR GİBİ OLUYORUM ATA’M:
Kanımın rengi Türk Bayrağı’nda, / Canımın dengi vatan toprağında,
……. milyon Türk’ün hep yanında,/ Seni görür gibi oluyorum ATA’M.
MUSTAFA KEMAL’İN SAVAŞLARI:
Yurdun, kuzey, güney, doğu ve batısında,/ Sana borçlu her Türk, ekmeğini, aşını.
Bin dokuz yüz otuz sekiz On Kasım’ında,/ Azrail’e kaybettin, yaşam savaşını.
ATATÜRK ÖLMEDİ:
Bazıları, öldüğünü sansa da senin,/ Üstünde olsa da beyaz kefenin,
Anıtkabir’de bulunsa da bedenin, ,/Atatürk ölmedi, öldüremezsiniz.
ATA’M:
On Kasım geldiğinde öldün dediler, /Tüm bayrakları yarıya indirdiler.
İnanmadım, bize yalan söylediler, /Seni hep kalbimde yaşattım ATA’M.
BANDIRMA VAPURU:
19 Mayıs saat: 08.00 da vapur limanda,/ Binlerce yurttaş karşıladı O’nu o anda.
Çanakkale’de kıvılcım, Anadolu’da ateş,/ Bandırma Vapuruyla bir güneş doğdu Samsun’da.
ÇANAKKALE’DEN DUMLUPINAR’A:
Kovduk, kaçan düşmanı döktük denize, / Bundan başka gerek var mı bir söze.
Çanakkale’de, Dumlupınar’da hep O var, /Bu vatan; Ata’mdan armağandır bize.
CUMHURİYET:
Ümmet toplumdan yaratıldı bir ulus devlet, /Ana sütü gibi helâldir, bu Millete hürriyet.
Ata’mın armağanıdır, bu toprak, bu bayrak, / Bu sevgi var oldukça, yaşayacak Cumhuriyet.
DÜNDEN BUGÜNE KEŞAN ŞİİRİMDE ATATÜRK VURGUSU:
Saros Körfezi sesimizdir bizim,/ Koru Dağları nefesimizdir bizim.
Muasır medeniyete giden yolda,/ Mustafa Kemal önderimizdir bizim.

12/11/2017 de yazdığım ve Keşan Önder Gazetesi’nde yayımlanan ÖLÜMSÜZLÜĞÜN BELGELERİ başlıklı yazımda kullandığım onlarca saygı fotoğrafından sadece ikisini aldım.
12.02.2022 tarihinde SİLGİ başlıklı bir yazı yazmışım. O günlerde; iki meczuptan biri, Samsun’da Atatürk Heykelini yıkmaya, Uzunköprü’de yakmaya teşebbüs etmişti. İktidar yanlıları bu menfur olayı; “sarhoş ve uyuşturucu kullanan” kişilerin üzerine yıkıp, hafife almaya çalışmıştı. Bu yazımı: “Kalplere kazınan saygı ve sevgiyi silecek SİLGİ; henüz icat edilmemiştir, edilmeyecektir” şeklinde bitirmişim.
Atatürk’e olan saygı ve sevgimizi örselemek isteyenlere diyorum ki:
10 Kasım geldiğinde, milyonları anıtlara koşturan güç; hiç şüphesiz ki, kalplerdeki Atatürk sevgisidir. BU SEVGİ, İNSANLIK VAR OLDUKÇA BİTMEYECEKTİR.
Aramızdan ayrılışın 87. Yıldönümünde, aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyorum.
RUHUN ŞAD, MEKÂNIN CENNET OLSUN.
Saygılarımla. 09.11.2025 Mehmet USLU– Emekli Öğretmen

- BU SEVGİ, İNSANLIK VAR OLDUKÇA BİTMEYECEKTİR - 9 Kasım 2025
- ARTILARI EKSİLERİYLE CUMHURİYET BAYRAMI - 31 Ekim 2025
- BU YAZI; BİR GÖREVE DAVET YAZISIDIR - 15 Ekim 2025
- FARKLI BİR ANKARA TURU-3 - 10 Ekim 2025
- FARKLI BİR ANKARA TURU-2 - 9 Ekim 2025
- FARKLI BİR ANKARA TURU - 8 Ekim 2025
- YOLA ÇIKARKEN MUTLUYDUM, DÖNÜŞ YOLUNDA, MUTLULUKTAN UÇUYORDUM (3) - 18 Eylül 2025
- YOLA ÇIKARKEN MUTLUYDUM, DÖNÜŞ YOLUNDA, MUTLULUKTAN UÇUYORDUM (2) - 17 Eylül 2025
- YOLA ÇIKARKEN MUTLUYDUM, DÖNÜŞ YOLUNDA, MUTLULUKTAN UÇUYORDUM (1) - 16 Eylül 2025
- HEM MEYDANI HEM YOLU, İKİSİ DE DEFOLU - 29 Mart 2024




























