Reklam
Reklam

29 EKİM’İN ANLATTIKLARI

29 EKİM’İN ANLATTIKLARI
  • 28.10.2021
Reklam

Evet cumhuriyetin ilanından bahsediyoruz. 98 yıl evvel bu gün “ARKADAŞLAR YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDİYORUZ.” ifadesiyle bu günlere ulaşan idari yapımıza başlamış olduk.

Tarih boyunca çeşitli cumhuriyet biçimlerine şahit olduk. Bizimkinin devrim olması, eski yapının tamamen tüm kurumlarıyla kaldırılıp yeni bir yapının kurulmasında yatar. Ve bizler her sene cumhuriyeti kutluyoruz ancak ne kadarını anlıyoruz bu sanırım biraz şüpheli. Sadece kutlama yapıyoruz anlamını ne tartışıyoruz ne de getirdiklerini fazlaca değerlendiriyoruz.

Bence, bana göre anlamı şu: ülke yönetimi ne bir kişinin ne bir sınıfın ne bir zümrenin nede mali oligarşik bir yapının ülke yönetimini ele geçirmemesi temellerinde bir yapıdır. Ve bu yapı ülkenin somut şartlarında belirlenmiş bir biçimdir. Açalım isterseniz; Cumhuriyet kişiye bağlı değildir. Tek kişi (padişah) yönetiminde kendi şahsi çıkarları uğruna ve hatta yaşayan tebaa aleyhine her tür inisiyatifi kullandığı görülmüştür. Mesela Abdülhamit döneminde şimdiki topraklarımızın 3 katı toprak kaybı olmuştur. Kimi satılmış kimi baskıya boyun eğilmiş kimi borçlara gitmiştir. Demek ki; cumhuriyet tek kişiye bağlı olmayacak şekilde biçimlendirilmiştir. Cumhuriyet bir sınıfa endekslenemez ve endekslenmemiştir. O zamanki koşullarda sınıf olarak tabir edilen sosyal sınıflar içinde işçi sınıfı yok elbette. İşçi hareketi olmasına rağmen ve hatta sosyalist oluşumlar olmasına rağmen toplum bilimi olarak, sosyolojik yapımızda henüz belirleyici değildir. Sınıf olarak o zamanki dini sistem betimlenmiştir. O dönemki tarikatlar vergi vermezler, askerlik yapmazlar ama tüm ülke işlerine karışırlar, her türlü ilerlemenin karşısında yer alırlar ve tabanlarını askerden kaçan gençlerle doldurup toplumu baskı altına alırlar. Bu tarikatlar kurtuluş savaşı döneminde birkaçı hariç hepsi işgalcilerle işbirliği içinde olmuşlar ve ülke aleyhine ajanlık yapmaktan asla geri durmamışlardır.

Cumhuriyet bir zümrenin egemenliği altına girmeyecektir. Burada zümreden kasıtta aristokratlar olarak betimlenen padişah sülalesi ve güçlenmiş devşirme unsurlar olarak belirlenmiştir. Bunlar ülkede ne kadar yerel idare varsa hepsinin başına çöreklenmişler, her tür yapıyı kontrol ve denetimi altına almışlardır. Valiler, kaymakamlar, nüfus müdürleri, mali yönetimler vs. tüm idareciler ya padişah akrabaları ya da devşirme yöneticilerden oluşmuş yerli ve kadim halklar tüm yönetimsel faaliyetlerin dışında tutulmuştur.

Demek ki cumhuriyet hiçbir zümrenin de güdümüne girmeyecek şekilde oluşturulmalıdır. Cumhuriyet mali oligarşik bir yapının da emrine girmemelidir. Mali oligarşi Osmanlı döneminde o meşhur bankerler ki savaş dönemlerinde savaşacak parayı dahi bu sınıftan borç alırdı padişahlar. Hatta padişah eşleri bile bu banker sınıfından borç aldığı çok görülmüştür. Tabi ki borca karşılık devletin bazı gelirlerine de el koyma noktasına gelmişlerdir. Daha sonra devleti borçlandırarak tüm kurum, işletme ve gelir getiren her şeyimize el koyan kapitülasyonlarla birlikte yabancı bankerler ve devletlerde araya girmişlerdir. Bunlar para vermekle yetinmeyip ülke idaresine de kendilerine yakın ya da direk kendi vatandaşlarını getirme yoluna girmişlerdir. Ülke yönetimi bu mali oligarşik yapıların kontrolü altına girmiş, kadim insanlarımız yoksulluk ve sefaletin en dibinde bir yaşama mahkum edilmişlerdir. Tek kişi yönetimi olan padişahlar sadece kendisinin ve yakınlarının şahsi ikballerinden başka bir şey düşünmez olmuşlardır.

Demek ki cumhuriyet yönetimi mali oligarşik yapılardan da arındırılmalıdır. İşte bu 4 temel unsur bizim cumhuriyetimizin temelini oluşturmuştur. Ve bu temel bize özgür insanı, ulus olmayı ve halk olarak birbirimize bağlanmayı sağlayan unsurları oluşturmuştur. Kemalizmin en temel ilkesidir cumhuriyetçilik ve olmazsa olmazlardan biridir. Bizim cumhuriyet anlayışımızın diğer ülke cumhuriyetlerinden ayıran temel özelliklerde bunlardır.

Demokrasi bu temel unsurların yaşama geçmesiyle birlikte güçlenmeye başlamıştır. Bir ülkede demokrasi geriliyorsa bilin ki cumhuriyetin temellerine bu 4 unsurdan birileri ya da birkaçı birden dinamit koymaya başlamıştır. Artık cumhuriyet fazilettir, yaşasın cumhuriyet nidalarının hoş ama içi boş söylemler olarak kalmaması için ülkeye ve cumhuriyete sahip çıkmamız gerekmektedir. Bu 4 unsurda tanımlananlarda cumhuriyeti kutlamaktalar, ancak içini boşaltarak, gizleyerek ve toplumu yanıltarak.

Sadece kutlama yapmak ve temel değerlerimizi bozan yapıları deşifre etmemem bana göre cumhuriyet düşmanlığıdır. Tanrı ulusumuzu tüm kötü düşüncelerden sistemlerden ve sistematik bozgunculardan korusun. Tüm insanlarımız barış huzur ve refah içinde yaşasın.

Eskilerin dediği gibi eşit ve sınıfsız bir kütle olalım. Saygılarımla.

Reklam
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ