YOKSA, ‘HIRSIZLIK’ RESMİ MESLEK DALI OLARAK TESCİLLENECEK!..
Keşan’da yaşanan hırsızlık olayları malumunuz… Kimisi evinin, kimisi komşusunun, kimisi sokağının, kimisi de mahallenin bekçisi oldu adeta… İnsanlarımız evinden çıkmaya korkarken, evinde dursa bile zarar görme tehlikesini birebir yaşar oldu… Öyle eskiden olduğu gibi ziynet eşyası, döviz ve para çalınma korkusu da yaşamıyor artık insanlarımız… Zaten bu saydıklarım kaçımızın evinde var ya da kaçımız evde birikim yapacak kadar varlığa sahibiz…
Olanların büyük çoğunluğu da zaten güvenli ortamlarda saklıyor birikimlerini… Eski usul yastık altı saklayanların da çoğu çarpıldı zaten!.. Şimdilerde hırsızlığın da kalitesi düştü!.. Bahçelerimizden demir-bakır, cam-çerçeve derken, evlerden su saatlerinden lavabolarımızdaki kurnalara, mutfağımızdaki tava-tencereye kadar her şey çalınmaya başlandı… Önce metruk evler talan edildi, derken eşyalı kullanılmayan evler yağmalandı… Çatıdaki kiremitinden, giriş kapısına kadar çalındı, yağma edildi… Şimdilerde hırsızların da gözü kara olmaya başladı!.. Gözünün içine baka baka çalarken, bir de çabuk hırsız ev sahibini şaşırtır misali kafa tutmaya da başladılar!.. Yakalanma korkuları da yok şimdikilerin!.. Çünkü birkaç saat mesailerinden oluyorlar hepsi bu!.. Yakalanıyorlar, ifadeleri alınıyor, mahkemeye sevk ediliyorlar, adli kontrol şartıyla serbest kalıyorlar!.. Gel at imzayı, çalmaya devam misali!.. Yeri yurdu belli yani… Başka bir yerleşim biriminden çalma şansı yok!.. Keşan sınırları içinde olacak, mesaisini Keşan sınırları içinde dolduracak!.. Birkaç tanesi tutuklanarak cezaevine de gönderiliyor ancak bunların sayıları oldukça sınırlı… Hâl böyle olunca da hırsızlıklar bitmiyor, vatandaşın canı yanmaya devam ediyor, güvensizlik ve huzursuzluk da had safhaya çıkıyor…
Şimdi bu durumda suçlu kim oluyor… Hırsızı yakalayıp adli makamlara sevk edenler mi? Kanun ve yasalara göre hareket eden adli makamlar mı?
Her iki makamdakiler de suçlunun bile bile cezasını kesemiyorlarsa, o halde harcanan vakit, verilen emek niye?
Aslında yazımın konusu da bu değil… Yaz dönemini geride bıraktık, sonbaharda geçiyor ve önümüz kış… Görünen o ki kış çetin geçecek… Hava muhalefeti olarak olmasa da peş peşe gelen zamlar, vatandaşta düşen alım gücü, ard arda yapılan ve faturalarımıza yansıyan artışlar; açlık sınırını daha da zorlayacak… Alnının teriyle, dişinden tırnağından keserek geçinmeye çalışan, evinde tencere kaynatma mücadelesi veren vatandaşımız; bir de haksız kazançla, çalmayı kendine hak gören, etrafa huzursuzluk yayan bu suç makineleri ile mücadele etmek zorunda bırakılmasın…
Şunu bilesiniz ki; suçlular cezalarını çekmedikçe, suçsuzlar cezalandırılmaya mahkum bırakılıyor…
Kanunlar ve yasalarda bir düzenleme mi yapılır, yakalanan suçluların salını verilmesinin önüne mi geçilir bilmem ama, aksi olmadığı sürece bu kış daha çok vatandaşımızın canı yanar ve ‘hırsızlık’ resmi meslek dalı olarak tescillenir!..
Bu yazımı bir kenarda tutun, durup durup okuyun… ‘Size demiştim, söylemiştim’ diyeceğim günler çok yakında çünkü…
Umarım adli makamlar gereğini yapar ve adalet yerini bulur… Vatandaşımız da maddi olarak olmasa da manevi olarak huzur ve güvenli bir kış geçirir… Saygılarımla…
- TEYZEMİN KUYUSUNUN SUYU GÜLDÜR GÜLDÜRMÜŞ!.. - 20 Ağustos 2025
- SİYAH ÖNLÜK VE BEYAZ YAKALAR… - 19 Ağustos 2025
- BANKALARDAN GELEN SMS’LER KOCASINI GÜLDÜRÜYORMUŞ!.. - 18 Ağustos 2025
- HAVAİ FİŞEK ATTIRMAYANLARDAN MI YOKSA ATANLARA BAKANLARDAN MI OLACAKSINIZ?! - 16 Ağustos 2025
- ZEVAL VERMESİN AMA AZICIK İNSAF VERSİN!.. - 15 Ağustos 2025
- NE SİLAHLA NE YANGINLA BİZİ YOK EDEMEYECEKLERİNİ BİLSİNLER!.. - 14 Ağustos 2025
- KOKOREÇÇİ CEMAL’İN COŞKUSU MAALESEF SİZ DE YOKTU!.. - 13 Ağustos 2025
- SİZ TERÖRSÜZ TÜRKİYE DİYORSUNUZ, BİZ KİBRİTLE YOK EDİLİYORUZ!.. - 12 Ağustos 2025
- UYANIN Kİ, BİRGÜN HEPİMİZ BİRDEN O DERİN UYKUYA DALMAYALIM!.. - 11 Ağustos 2025
- REHAVET YÜKLÜ, ASIK YÜZLÜ!.. - 8 Ağustos 2025