Reklam
Reklam

100 YILIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 29.10.2023

Yazımı kaleme almaya başladığım Cumartesi günü takvim yaprakları; 28 Ekim 2023 tarihini gösteriyordu. 100 yıl önce; 28 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal: “Efendiler; yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” demiş ve 29 Ekim 1923 günü de bu söylemini hayata geçirmişti.
29 Ekim 2023 Pazar günü (Bugün) Cumhuriyet’in 100. Yılını kutlayacağız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 28 Ekim Cumartesi günü 100. Yılı çeşitli etkinliklerle kutlamaya devam ederken, iktidardaki  AKP ise aynı gün İstanbul’da FİLİSTİN MİTİNGİ düzenliyor.

Sadece Cumhuriyeti değil, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı da kuran Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarıydı. O Diyanet Kurumu Cuma Hutbesi’nde;  Cumhuriyet’i ve onu kuranlardan tek kelimeyle söz etmiyordu. İktidar ve Diyanet Kurumu’nun bu davranışları: Cumhuriyet’e değer vermediklerinin göstergesiydi.
Sizi biraz eskilere götürmek istiyorum. 5 Mayıs 2019 günü; “ŞAŞIP KALIYORUM” başlıklı ve iki bölümden oluşan bir yazı yazmışım. Bu yazımda; Gazeteci İlhan Selçuk’un 27 Ekim 1998’de Cumhuriyet Gazetesi’nde aynı başlıkla yazdığı bir yazıdan bölümler almışım. Yazar, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşı sırasında yaşananları özetledikten sonra:
“Yıl 1923: Anadolu’da 10-11 milyon savaş artığı yaşıyor; hastalıklı, aç, biilaç, parasız; yüzde 95’i elifi görse mertek sanacak kadar alfabesiz. Demokrasi yap! Nasıl yapacaksın?
Komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlardan, Anadolu’yu mezbahaya döndüren dış savaşlardan yeni çıkmışsın. Fabrikan yok, işçin yok, işadamın yok. Mühendisin yok, doktorun yok, uzmanın yok.  Tüccarın yok, öğretmenin yok, mimarın yok. Yolun, suyun yok, barajın yok, elektriğin yok. Kadınların çarşafta çuvala giriyor, erkeğin dört karı alıyor. Yurttaşlık yasası yok, üniversiten yok, banka yok, burjuva yok, proletarya yok, ihracatçı yok, ithalatçı yok, sermayen yok.
Kalkın bakalım. Nasıl kalkınacaksın? Sermayesiz ekonomik kalkınmanın, yumurtasız omletten ne farkı var? Yeni devlet nasıl kurulmuş? Çağdaş öğretime nasıl geçilmiş? Yok, olmanın kuyusundan çıkıp, var olmanın doruğuna nasıl tırmanılmış? 1920’de 10-11 milyon nüfusun % 95’i alfabesizken; savaş artığı toplumla okuma yazma seferberliği nasıl açılmış?
2000 yılına 1,5 kala, 60 milyonluk Türkiye’nin haline bakıyorum. Hiçbir şeyimiz yokken neler yapmışız? Her şeyimiz varken neler yapamıyoruz?

            Bugün, Mustafa Kemal’e saldıranlara bakıyorum: ŞAŞIP KALIYORUM” demiş.
Cumhuriyet’in ilk 27 yılına tek parti iktidarı damga vururken, son 22 yılına da tek parti diyebileceğimiz AKP damga vurmuştur. Her iki tek parti dönemlerini de; 100 YILIN DÜNÜ BUGÜNÜ olarak karşılaştıralım mı?
DÜN: Osmanlı’nın borçları ödenmiş, yabancıların elindeki haberleşme, ulaşım ve diğer tesislerin parası ödenerek satın alınmış, MİLLİLEŞTİRİLMİŞ. Toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak fabrikalar kurulmuş.
BUGÜN: Cebimizden  5 kuruş çıkmayacak denilerek, yap-işlet-devret modeliyle yapılan; yol, köprü, hastane gibi tesislerin borçları, hem de dolar bazında 15-20 yıla yayılarak, torunlarımıza bile borç bırakılmış, üretim tesisleri satılmış ya da ÖZELLEŞTİRİLMİŞ.
            DÜN: 1927 yılında 1 TL; 2 dolar. 1929 ekonomik krizinden en az etkilenen ülkeyiz.
BUGÜN: 1 Dolar 28 TL. İlk 10’a girecek denilen ekonomimiz; 20. sıralarda.
DÜN: 1940 yılında aşı üretip ihraç etmişiz, kendi tohumumuzu kendimiz üretmişiz.
BUGÜN:  Aşı ithal ettiğimiz gibi, tohumu bırak, samanı bile ithal ediyoruz.
DÜN: 1933’te;  Onuncu Yıl Marşı yazılmış. Bugün hâlâ yediden yetmişe herkesin dilinde. Mustafa Kemal 10. yıl nutkunda:  “Yurttaşlarım; on beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittiniz. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım” demiş.
BUGÜN: 100. Yıl Marşı yazılmış. Bilenler varsa, parmak kaldırsın. Erdoğan’da bir konuşmasında: “100 yılın işini, 20 yıla sığdırdık” demiş. 100 yıllık Cumhuriyet’in 80 yılını “REKLÂM ARASI” olarak görenlerin en iyi yaptığı şey; algı yönetimidir. 2023’te: Milli Gelir: 2 Trilyon dolar, Fert başına gelir; 25 bin dolar, ihracat; 500 milyar dolar, işsizlik; %5, enflasyon; tek haneli olacak, kendi uzay aracımızla ay yüzeyine sert iniş yapacaktık. “Millet’in itimadını sarsacak bir  isabetsizliğe uğramadık” DİYEBİLİYOR MUSUNUZ?

            DÜN: Tevhid-i  Tedrisat Kanunu ile eğitim işi: Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi.
BUGÜN: Tarikatlar, cemaatler, her tür dinci kuruluşlar; eğitim camiasında cirit atıyor.
DÜN: Adalet  mülkün temeliydi. Herkes; bağımsız-tarafsız yargı kararına saygılıydı.
BUGÜN: Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerli. Alt mahkemeler, hatta bazı yöneticiler; Anayasa Mahkemesi kararlarını bile tanımadığını ifade edebiliyor.             DÜN: Okullarda andımız, TC’li tabelalarımız vardı. “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü; gururla söyleniyordu.
BUGÜN: “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” demek, yasak. Tabelaların çoğunda TC yok. “Ne mutlu Türk’ün diyene” sözü, ırkçılık olarak algılanıyor.
DÜN: “Cumhuriyet; ilelebet payidar  kalacaktır” deniliyordu.

BUGÜN: “Cumhuriyet’in 100. Yılı” diyemeyenler, “Türkiye Yüzyılı” diyorlar.
DÜN: Yaptıkları devrimler sonrası: “Muasır medeniyet seviyesini aşma” hedefi olanlarca yönetiliyorduk

BUGÜN: Yıktıkları devrimler sonrası: Nas ne diyorsa o düşüncesiyle yönetiliyoruz.
Cumhuriyet’in dünü-bugünü hakkında yazılacak o kadar çok şey var ki.
Bütün bu karamsar duygu ve düşüncelerime rağmen, aydınlık günler  umudumu yitirmiyor: “CUMHURİYET’İN 100. YILI KUTLU OLSUN” diyorum.
Saygılarımla. 28.10.2023 Mehmet USLU– Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ