31 MART 2019’DAN 31 MART 2024’E
Ananı da al git. Ulan ahlâksızlar, adiler, cibilliyetsizler. Zürriyetsiz, tezek, çamur, mankafa, şerefsiz, edepsiz, yalaka, geri zekâlı, vampir, dönek. Virüs, soysuz, rezil, çakal, ölü sevici, terbiyesiz herif, çapulcu, sürtük, çürük, haysiyet fukarası. Sefil, gafil, onursuz, sanatçı müsveddesi, edep fukarası. Kan emici. Be ahlâksız, be namussuz, be adi. Kadın mıdır, kız mıdır?
Yukarıdaki yakışıksız sözler; 29 Şubat 2024 tarihli Sözcü Gazetesi Yücel Arı köşe yazısından alınmıştır. Bu sözleri kimin söylediğini yazmama gerek yok herhalde. Aynı kişi, 31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesi Hatay’da: “Oy yoksa hizmet de yok” deyince, aklıma şöyle bir soru geldi.
Kırgızistan Bişkek’te 35 milyon dolar, Almanya Köln’de 45 milyon dolar, Arnavutluk Tiran’da 56 milyon dolar, Rusya Moskova’da 170 milyon dolar, Kıbrıs Lefkoşa’da 30 milyon dolar, Cibuti’de 12,6 milyon dolar harcayarak cami yapan, yaptıran kimdi? O şehirlerde yaşayan vatandaşlar AKP’ye oy verdi mi? Bir ülkenin cumhurbaşkanı, tarafsızlık yeminini unutabilir mi?
31 Mart 2019’da vatandaşı Beka Meselesi ile korkutanlar; 31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesi adeta tehdit etmektedir. AKP’nin seçim dönemlerinde uyguladığı sistem; algı yönetimidir. Algı yönetimi: “Hedef kitlenin bir kişi veya kuruma yönelik duygu, düşünce ve davranış biçimlerinin istenilen yönde değiştirilmesini amaçlayan sistemli bir iletişim faaliyetine” denir.
AKP; 3 Y, Ergenekon-Balyoz, Çözüm Süreci, Çılgın Proje, Yeni Anayasa, 15 Temmuz Darbe girişimi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Beka Meselesi propagandaları ile; yıllarca seçmene algı yönetimi uygulayarak, genel ve yerel seçimlerde oy alıp iktidarda kalmış, sıra tehdide gelmiştir.
Her seçimin algı yönetimlerini ayrı ayrı yazmaya yerim yok. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki algı yönetiminden bir örnek vermek istiyorum. Erdoğan o seçim öncesi: “Siz bu kardeşinize verin yetkiyi, görün etkiyi” demişti. Yetkiyi verdik, etkiyi merak mı ediyorsunuz? Yetki verildiğinden bugüne: Dolar: %546, Euro: %502, altın: %928, benzin: %537, motorin: %687, otogaz: %500 artmış. Bu artışların her gün devam ettiği bir ülkede, eğer ihracatınızın %70’i dövizle yapılan ithalata dayanıyorsa; o ülkede, enflasyon denen canavarın önüne geçemezsiniz.
Algı yönetimi nerede mi uygulanır veya geçerli olur? Okuma yazma bilmeyen, bilse bile okuduğunu anlayıp yorum yapmayan/yapamayan, okuma alışkanlığı olmayan, cahil diyebileceğimiz toplumlarda yapılır. Kepirtepe Köy Enstitüsü mezunu, duayen eğitimcilerden Mehmet Başaran: “Okuma yazma bilmeyen bir halkın önüne sandık koymak cinayettir. Kurtuluş Savaşı sandıktan çıkmadı. Eğer sandık koysaydınız, padişahın adamları çıkardı” diyor.
Belki bazılarınız, bugün okuma yazma oranı o güne göre daha yüksek diyebilirsiniz. Okuma yazma bilmek başka, bilinçli bir toplum olmak başka şeydir. İstanbul Halkalıdaki Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Arı’nın bir sözüne yer verip, seçimlerde Türkiye’nin aynası olan Keşan’dan sandık karşılaştırmaları yapmak istiyorum. Bülent Arı bir seçim öncesi: “Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine (algı-seziş) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar; okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, cahil halktır” diyor.
AKP’nin 22 yıldır iktidarda kalmasının nedeni; algı yönetimi yanında cahil halktan oy alması ve din istismarıdır. Cahil insana biraz un, yağ, şeker, pirinç, biraz da odun kömür verirsen, günlük yaşamaya alışkın insanlar başka bir şey istemez. Türkiye’nin aynası Keşan sandık sonuçlarından bir örnek vermem gerekirse: Yeni Mahalle: Toplu konutların olduğu, birçoğu memur, gelir düzeyi az çok orta olan insanların yaşadığı bir semt. Yenimescit Mahallesi; Keşan’ın en fakir, okur yazar oranı belki de %25-30 dolaylarında olan, günlük yaşayan insanların olduğu bir semt.
14 Mayıs 2023 genel seçimi yapılıyor. Her iki mahalledeki okulda da her birinde 300 seçmen olan 8 sandık var. Yeni Mahalle’deki bütün sandıklarda; Millet İttifakı oyları: 220 ile 237 arasında değişiyor. Geri kalan oylar Cumhur İttifakı’na verilmiş. Okuma yazma oranı düşük diğer mahalleye gittiğimizde ise sandık sonuçları tamamen tersine dönüyor. Bu defa Cumhur İttifakı oyları 220 ile 240 arasında seyrederken, Millet İttifakı oyları 60 ile 80 civarında kalıyor.
AKP’ye sadece cahil kesim oy veriyor dersek, haksızlık etmiş oluruz. AKP’nin ballı kaymaklı ihalelerinden nemalananlar, bir eli yağda bir eli balda olanlar, Kur Korumalı Mevduata para yatıranlar, AKP yok olursa biz de yok oluruz hesabı yapanlar ve saydığım tüm gruplarda bir şekilde çalışanlar da zorunlu olarak bu partiye oy veriyorlar.
31 Mart 2024 seçimleri yerel seçim olmakla birlikte, meydanlarda, iktidar partisi belediye başkan adaylarından daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı görmekteyiz. Bu; haksız rekabettir.
“Yaparsa AKP yapar” diyorlar. Tarih 7 Mart 2014. İBB Başkanı Kadir Topbaş. İstanbul’a su verecek Melen Barajı temeli atılıyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: “Kentin ihtiyacını neredeyse tek başına karşılayacak barajı, 7 Aralık 2016 günü, saat 19.59 da devreye sokacağız” diyor. Yıl; 2024. Baraj hâlâ yok. Çılgın Proje Kanal İstanbul; 2011 seçim sloganıydı. İpsala Hamza Dere Barajı 2011 de açılışı yapılmıştı. Benim köyüm 2024’te, hâlâ o barajdan su bekliyor.
Çok merak ettiğim bir konu da şu: Her seçim öncesi dağlardan, denizlerden fışkıran doğal gaz ve petrol yataklarından üretim yapılıyor mu? Yapılıyorsa; neden bunlara ikide bir zam geliyor?
Hacı Bektaş-i Veli: “Bilim ile gidilmeyen her yol karanlıktır” demiş. Bilimi dışlayan, seçimde tehdit dilini kullanan AKP ile gidilecek yolun da aydınlık olacağını düşünemiyorum. 31 Mart 2019 sonrası yaşananların, 31 Mart 2024 sonrası yaşanmaması, en büyük dileğimdir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğimiz günden beri: EKONOMİ EKSİDE, HAK HUKUK, ADALET VE DEMOKRASİ ASKIDA. Bugün kendini, yarın çoluğunu çocuğunu, gelecekte torununu düşünmeden, bilinçsiz toplumun 31 Mart’ta vereceği oylarla ülkemin nerelere gideceğini düşündükçe; kaygılarım artıyor.
Saygılarımla. 02.03.2024 Mehmet USLU– Emekli öğretmen
