Reklam
Reklam

31 LİRAYA KARA TREN, 58 LİRAYA YÜKSEK HIZLI TREN

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 03.11.2023

Daha önce de yazmıştım. Beni yazı yazmak değil, yazıma uygun bir başlık bulmak daha çok uğraştırır, demiştim. Bu yazı başlığı da epey vaktimi aldı.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100. yıl törenini, Keşan’ın henüz bitmeyen yeni Cumhuriyet Meydanı alanında izledikten sonra gece yarılarına kadar, kafam bir konuya takıldı. O gün aslında Cumhuriyet’in 100. yılıydı, ama alandaki ses düzeneğinden aralıklarla 10. YIL MARŞI çalınıyordu. Oysa; daha önce 100. YIL MARŞI yazılmış, bestelenmiş, 30 Ağustos 2023 günü yapılan çeşitli etkinliklerde değişik bandolar tarafından çalınmıştı.

            100 yılın en az beşte bir süresinde iktidar olan AKP, ısmarlama yazılan  bu marşın tutmadığını zaten 100. yıla yakışan hizmetler getiremediğinin farkında ki; 100. yıl törenlerinin hiçbir safhasında bu marşı devreye sokmadı. Marşın bir yerinde: “Türkiye yüz yılı titretiyor dünyayı” diye bir ibare var. Türkiye yüz yılı dünyayı değil, 29 Ekim 2023  günü tören alanlarını bile titretmedi, titretemedi. AKP’nin, her konuda olduğu gibi marş konusunda yaptığı da algıdan başka bir şey değildi.
Cumhuriyet’in 80 yılını reklam arası olarak görüp, 100 yılın işini 20 yılda yaptık diyen AKP İktidarı: Haberleşmenin temel direği PTT’den, altın yumurtlayan tavuk olan Telekom’u koparmış, özelleştirmiş veya satmıştır. Bugünkü PTT; posta, bankacılık, lojistik gibi alanlarda hizmet veriyor.
Yazı başlığına geçmeden, 20 yıl kadar öncelere gitmek istiyorum. AKP’nin iktidar olduğu ilk yıllarda, büyük kızım, görevi gereği Elazığ İli’nde çalışıyordu. Ona ara sıra , kargo ile bir şeyler gönderdiğim oluyordu. Keşan-Elazığ arası, internet bilgilerine göre 1455  kilometre olarak görülüyor. Pazartesi verilen  kargo, Çarşamba günü elinde oluyordu. Perşembe’ye  kaldığını pek hatırlamıyorum.
Bir önceki paragrafta,  PTT’nin yaptığı hizmetleri yazmıştım. 23 Ekim’den sonra  PTT’den, biri zorunlu olmak üzere iki defa posta hizmeti aldım.  Hizmetin biri  kara trenle, diğeri Yüksek Hızlı Trenle yerine getirildi. Nasıl mı? Eylül ayına gitmeme izin verirsiniz herhalde.
25 Eylül 2023 günü, birçok ortak anımız olan sevgili öğretmen arkadaşım Nihat Yıldırım’ı kaybetmiştik. 26 Eylül 2023 günü “ANILAR DENİZİ” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bu yazım; hem bir yerel gazetede hem de Edirne Erkek Öğretmen Okulu Mezunları adına, Öğretmen Mustafa Tınmaz tarafından çıkarılan “OKULUMUZ” adlı dergide yayımlanmıştı. Bu dergiyi, Nihat Bey’in büyük kızı İrem’e , WhatsApp kanalıyla göndermiştim. Ellerinde bir hatıra olsun düşüncesiyle, aynı derginin tamamını fotokopi çektirip, posta ile göndermek istedim.

            23 Ekim Pazartesi günü saat 11.30 sıraları Keşan PTT Ofisi’ne gittim.
Yukarıda; Keşan-Elazığ arasının 1455 kilometre olduğunu yazmıştım. Keşan-İstanbul arası ise bildiğim kadarıyla 220 kilometre civarında. Adres; boğazın öbür yakasında olduğu için,  hadi 300 kilometre diyelim. Yani Elazığ yolunun beşte biri kadar. Elazığ’a kargo 3 günde falan gidiyordu.
PTT’den aldığım iki hizmetten söz etmeden; bir açıklama yapmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Keşan İstanbul arasında ne Kara Tren, ne de Yüksek Hızlı Tren hizmeti yok. Yazı başlığındaki Kara Tren ve Yüksek Hızlı Tren söylemleri; tamamen bir ironiden ibarettir.
İki paragraf üstte: 23 Ekim Pazartesi günü saat 11.30 sıraları Keşan PTT Ofisi’ne gittim, yazmıştım.  Fotokopileri; A4  kâğıdına çektirmiştim. A4  kâğıdı büyüklüğündeki sarı zarfı görevli  memura uzattığımda; “kayıtlı mı, kayıtsız mı” dedi. Nihayetinde; Keşan’dan İstanbul’a bir mektup gönderiyordum. Kayıtsız deyince; 31 Lira dedi, ödedim. Hiçbir belge verilmeden dışarı çıktım.
Karşı taraftan; “zarfı aldık” haberini beklemeye başladım. Artık, mektup gönderenlerin pek fazla olduğunu düşünmemekle  beraber, bayram yoğunluğu vardır diye ertesi Pazartesine kadar bekledim. Bizim mektup,  220 kilometre yolu 8 günde alamamıştı. 9’uncu gün olan Salı günü öğleye kadar mektup yine adrese ulaşmamıştı. 31 Ekim Salı günü öğleden sonra (zorunlu olarak) elimdeki sarı zarfla yine PTT Ofisi’ndeydim. Memur yine sordu: “KAYITLI” dedim. Geçen pazartesi gönderdiğim zarf, hâlâ adrese ulaşmamış, deyince,  oralı bile olmadı. Sanki söylediğim cümle ona hitap etmiyordu. Bu defa 58 Lira ödedim. Benim için; ödediğim paranın önemi yoktu. Ama PTT’nin yaptığı; vatandaşa saygısızlıktı, vurdumduymazlıktı. Her şeyden önce ayıptı.
Bizim iki sarı zarfın akıbeti ne mi oldu? İkinci zarfı; 31 Ekim Salı günü postaya vermiştim. 1 Kasım Çarşamba günü saat: 17.15 te,  Nihat Bey’in kızı İrem’den gelen WhatsApp mesajında: “Mehmet Amca, emanetin geldi sağolasın. 23 Ekim tarihli” yazıyordu. İrem’den; 2 Kasım Perşembe günü saat: 11.45’te bir mesaj daha aldım.  “31.10 günü gönderdiğin de geldi” yazıyordu.  31 Lira ödediğim kayıtsız mektup Keşan’dan İstanbul’a 10 günde, 58 Lira ödediğim kayıtlı mektup, 2 günde gitmişti. Sanki; mektubun biri  kara trenle, diğeri yüksek hızlı trenle yol almıştı.
100. yıl kutlamalarında, hâlâ 10. Yıl Marşı’nın popüler olmasının nedeni: AKP’nin bütün başarısızlıklarını algı yönetimiyle örtbas ettiğinin göstergesi değilse nedir? Algı yönetimi hapını yutanlar oldukça; AKP iktidarda kalmaya devam edecektir.
Saygılarımla. 02.11.2023        Mehmet USLU– Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ