ARTILARI EKSİLERİYLE CUMHURİYET BAYRAMI
Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 102. yılında alanlardaki coşkulu kalabalıklar, hiç şüphesiz ki, bayramın en büyük artısıydı. Eleştiri yapılan konuları ise bayramın eksileri olarak aktaracağım.
Bu bayramda resmî kurumlara; Türk bayrağı ve Atatürk fotoğrafı yanında, Erdoğan’ın fotoğrafının da konması eleştiri konusu oldu. Bayrak ve Atatürk bu ülkenin olmazsa olmazıdır. Atatürk; Cumhuriyet’in kurucusu, Erdoğan; AKP’nin kurucusudur. Cumhurbaşkanı olmakla beraber, halen AKP’nin genel başkanıdır ve siyasi bir kimliktir. Milletçe kutladığımız Millî Bayram’a; siyaset karıştırılmamalıydı. Bu ülkede; okula, kışlaya ve camiye siyaset girmemelidir.
Millî Bayram’a siyaset; sadece bu fotoğrafla mı karıştırıldı? Tabii ki hayır. Anıtkabir’de, mevlit programlarındaki ilahi grubu gibi Anıtmezarda; “Recep Tayyip Erdoğan” tezahüratı yapan grup, yine iş başındaydı. Erdoğan’ın Bayram Mesajı da AKP Hükümeti propagandası gibiydi. Anıtmezar; saygı yeridir. Onun dışında yapılan her davranış; saygısızlıktır.
Çanakkale’deki başarıyı; “evliyalara, beyaz-mavi bulutlara” yükleyerek, Kurtuluş Savaşı’ndaki başarıyı; 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı, TBMM’ni kurdu, düşmanı denize döktü” diye yorumlayarak; Atatürk’ü değersizleştiremezsiniz. Çanakkale’de; göğsündeki saati parçalayan şarapnel parçası O’nun, savaş anında nerede olduğunun göstergesidir. Kurtuluş Savaşı öncesi Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan ayrılmış, 27 Aralık günü Ankara’ya gelmiştir. Bugün; 15-20 saatte gidilecek bu yolu O; 225 günde almıştır. Başarının temeli; 225 günde yapılan ön hazırlıklardır.
Atatürk’le Erdoğan’ın fotoğrafını yan yana koymakla da Atatürk’ün değerini düşüremezsiniz.
AKP’liler; “biz iktidar partisiyiz” diyebilir. CHP’liler de “4-11 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi bizim ilk kongremizdi, biz de Cumhuriyet’in kurucu partisi sayılırız” derse, o zaman ne yapılacak?
Şu iki haritayı dikkatle inceler misiniz? Türk’ün yaşam alanı nerede daha çok?

Devlet televizyonlarını izleyenler günün 24 saatinde; Osmanlı Dizileri izlemek zorundadır. Hiç şüphe yok ki Türkiye Cumhuriyeti; Osmanlı Devleti toprakları üzerine kurulmuş bir devlettir. Ancak Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı; “üç kıtada at koşturdu” diye övündüğümüz Osmanlı bize; az kalsın, atları antrenman yaptıracak saha bile bırakmayacaktı. SEVR; Osmanlı’nın idam fermanıdır. Atatürk olmasaydı; bugün, bilmem kaçıncı, Ahmet’in, Mehmet’in, Osman’ın, Murat’ın ümmeti olarak yaşamaya devam edecektik. Orta Anadolu ve Karadeniz’e sıkışmış Osmanlı, belki de haritadan silinecekti.
Artık Keşan’daki bayrama gelelim mi? Eksilerle başlamak istiyorum.
Saat 09.00 sıraları tören alanına gidiyorum. Geçit törenine katılacak askeri ve sivil ekipler İnönü Caddesi üzerindeki yerlerini almışlar. Geçit töreni saat 12.00 sıraları başladığına göre; o ekipleri üç saat süreyle ayakta dikmek ne kadar doğru?
Şu anki durumuyla Cumhuriyet Meydanı; tören yapılacak bir alan değildir. Etkinlikte bulunan ekipleri, sadece ön sıralarda olanlar, biraz da boyu uzun olanlar görebiliyor. Diğerleri, sesten başka bir şey duymuyor. Gösteri ekipleri için geçici olarak, yüksekçe bir platform yapılamaz mı? Gösteriler başka yerde, geçit töreni başka bir yerde yapılıyor. Bu da bayramın bütünlüğünü bozuyor.
Meydandaki gösteriler bitmek üzereydi ki geçit töreni yapılacak yere doğru yürüdüm. Yazımın başında, coşkulu kalabalıklardan söz etmiştim. Gösteri alanında ne kadar insan varsa, bir o kadar da geçit töreni yapılacak yerde vardı. Bayramların olmazsa olmazı geçit töreni de büyük coşkuyla izlendi.
Keşan’ın bir an önce bayramları BAYRAM gibi kutlayacağı bir alana kavuşması dileğimdir. 19 Kasım’da Keşan’ın Kurtuluş Bayramı var. İnşallah, geçmiş bayramlardan ders alınır ve gerekli hazırlıklar için daha şimdiden çalışmaya başlanır.
Akşam yapılan fener alayı için Alparslan Türkeş Meydanı’nda toplanan kalabalık da gündüzü aratmayacak düzeydeydi. Ancak o programın tamamını izlemediğim için yorumda bulunmayacağım.
Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgesi’nin bir bölümüne sıkışmış olan devlet topraklarımızı, Misak-ı Milli Sınırlarına çekmek için savaşanlara, Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet’i kuranlara, bize, özgür ve bağımsız bir ülke bırakanlara, ne kadar minnet duysak azdır.
Atatürk; en büyük eserim dediği Cumhuriyeti… (Onuncu yılında)
Türk Milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne mutlu Türk’üm diyene! Diyerek bizlere emanet etmişti.
Bizler; O’nun emanetine, dünya durdukça sahip çıkmak zorundayız.
Bu yıl Cumhuriyet’in kuruluşunun 102. yılı. Bugünü artıları ile, dünya durdukça kutlamak ümidiyle; 102 yıl kutlu, bu emaneti bize bırakanların ruhu; Şad Olsun diyorum.
Saygılarımla.
Mehmet USLU-Emekli Öğretmen

- ARTILARI EKSİLERİYLE CUMHURİYET BAYRAMI - 31 Ekim 2025
- BU YAZI; BİR GÖREVE DAVET YAZISIDIR - 15 Ekim 2025
- FARKLI BİR ANKARA TURU-3 - 10 Ekim 2025
- FARKLI BİR ANKARA TURU-2 - 9 Ekim 2025
- FARKLI BİR ANKARA TURU - 8 Ekim 2025
- YOLA ÇIKARKEN MUTLUYDUM, DÖNÜŞ YOLUNDA, MUTLULUKTAN UÇUYORDUM (3) - 18 Eylül 2025
- YOLA ÇIKARKEN MUTLUYDUM, DÖNÜŞ YOLUNDA, MUTLULUKTAN UÇUYORDUM (2) - 17 Eylül 2025
- YOLA ÇIKARKEN MUTLUYDUM, DÖNÜŞ YOLUNDA, MUTLULUKTAN UÇUYORDUM (1) - 16 Eylül 2025
- HEM MEYDANI HEM YOLU, İKİSİ DE DEFOLU - 29 Mart 2024
- PROJELER MEZARLIĞI KEŞAN - 24 Mart 2024































