Reklam
Reklam

BİR BABAYİĞİT VAR MI?

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 03.07.2022

Bugünkü yazımda, tarihin akışına damga vuran bazı eski-yeni olay ve söylemleri karşılaştırıp, her karşılaştırmanın sonunda da: “Bir babayiğit var mı?” sorusunu soracağım.
En eski ve en yeni ile karşılaştırmamıza başlayalım mı?
Yıl 1919, aylardan Mayıs.  “Çanakkale geçilmez” dememize rağmen cephede kaybedenler, masa başı anlaşmalarına dayanarak, yurdumun birçok bölgesine asker konuşlandırmış, dünyanın en büyük deniz gücü İngiliz Gemileri İstanbul’daki Vahdettin’in ikamet ettiği Yıldız Sarayı önüne demir atmıştı. Bu gemileri gören, hiçbir yetki ve sorumluluğu olmayan Mustafa Kemal: “GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLERDİR” demiş ve gereğini de yerine getirmişti.

            Yıl 2022, aylardan yine Mayıs. Uluslararası anlaşmalara aykırı olmasına rağmen Yunanistan Hükümeti, Ege Denizi’ndeki birçok adaya silah yığmış, asker konuşlandırmış. İki ülke arasında, ağız dalaşı diyebileceğimiz türden söylemler devam ediyor. Bugün; Mustafa Kemal’in 103 yıl önce dediği gibi: “GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLERDİR” sözünü söyleyebilecek bir babayiğit var mı?
Cumhuriyet’in ilk 20 yılı:Osmanlı’nın mirası borçlar bir şekilde ödenmeye çalışılmış, yabancı ülkelerin tekelinde bulunan ulaşım ve haberleşme hizmetleri satın alınıp millileştirilmiş, ulaşım ağına yeni yollar eklenmiş, yeni üretim tesisleri kurulmuştur. Yerli aşı üretilmiş, ambulans uçak bile üretilip ihraç edilmiş, hayvan ve tohum ıslahı için devlet üretme çiftlikeri kayata geçirilmiş, vatandaşın yerli malı üretim ve kullanımı özendirilmiş, ilkokullarda Yerli Mallları Haftası kutlanır olmuş; “YERLİ MALI YURDUN MALI, HERKES ONU KULLANMALI” söylemi, dillerde yer etmişti.
Cumhuriyet’in son 20 yılı: İlk 20 yılda satın alınan ve millileştirilen Cumhuriyet değerlerinin tamamına yakını ya satılmış ya da özelleştirmelerle bir şekilde elden çıkarılmış.  Cumhuriyet öncesi gibi birçok üretim tesisimiz yine yabancı ülke veya firmaların egemenliğine girmiştir. %70’i ithalata dayalı sanayiüretimi; bana göre montaj sanayiidir. Aşı, ilaç, tohum, gübre, petrol, doğal gaz dahil, insanın yiyeceği ekmeklik buğday, hayvanın yiyeceği  saman bile ithal.  Bugün: YERLİ MALI YURDUN MALI, HERKES ONU KULLANMALI” diyebilecek bir babayiğit var mı?
Her şeyimiz ithal deyince aklıma geldi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Almanya’dan insan ithal etmişiz, bugün Almanya’ya insan ihraç ediyoruz. Şaşırdınız değil mi? Anlatayım.
Hitler Almanya’sının dışladığı bilim adamlarını Mustafa Kemal, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’ye bir nevi ithal etmiştir. Bu bilim insanlarının, birçok tesisin kuruluş ve çalışma aşamasında katkıları, inkâr edilemez boyuttadır.

            Bugün; “bizi kıskanıyor” dediğimiz Almanya’ya insan ihraç ediyoruz. İşçi olarak gidenleri ihraç ürünü olarak görmüyorum. Buna ihraç denmez ama ben öyle dedim. Nasıl mı? AB İltica ajansı verisi: 2021 yılında, 2020’ye  göre AB Ülkeleri’ne iltica başvurusu yapan Türkler’in oranı; %47 artmış. Başvuruların %32’si Almanya için yapılmış. Türkiye’de geleceğini göremeyen gençler, doktorlar, böylece Almanya’ya ihraç edilmiş olmuyor mu?
Mustafa Kemal 10. Yıl Nutku’nda: “Büyük Türk Milleti, onbeş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki; bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım” demişti.
Amerikalı Rahip Brunson için: “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece; o teröristi alamazsınız” denmişti. Aldılar.
Alman Gazeteci Deniz Yücel’in iadesini isteyen Almanlara: “Hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” denilmişti. İade oldu.
İsveç ve Finlândiya’nın Nato üyeliği için: “Bu iki ülke asla Nato’ya giremez. Boşuna ayağımıza gelmeyin, Nato üyeliğine evet demeyiz” dediler. İki ülke ayağımıza gelmedi ama İspanya Başkenti Madrit’e Nato toplantısına geldiler, üyeliklerine “evet” dedik.
Bugün; Mustafa Kemal’in; “Bahtiyarım ki” sözcüğüyle başlayan cümlesini tekrar edebilecek bir babayiğit var mı?
Mustafa Kemal: ““Dünyada, hiçbir milletin kadını, ben Anadolu Kadını’ndan daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar emek verdim, diyemez” demişti. Afet İnan; Cumhuriyet’in ilk kadın öğretmenlerindendi. Sabiha Gökçen; Türk Kadınının gökyüzündeki temsilcisi ilk pilotlarımızdandı.

            21. Yüzyıl Türkiye’sinde Türk Kadınları için: “Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata aykırı” dediler. “Kahkaha atan kadın iffetsizdir” dediler. “Türk Kadını, evinin süsüdür” dediler.
Bugün, Mustafa Kemal’in: “Ey kahraman Türk Kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın” söylemini dile getirebilecek bir babayiğit var mı?

Atatürk, Mersin’e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek: “Bu köşk kimin, şu koca bina ya şu bina kimin” diye sorduğunda aldığı yanıtlar: “Kirkor’un, Yorgo’nun, Salomon’un” olunca sinirlenmiş. “Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz”  diye bir soru sormuş.

Toplananların arkalarında bir köylünün sesi duyulmuş.

  “Biz mi nerede idik? Biz; Yemen’de, Tuna Boyları’nda, Balkanlarda, Arnavutluk Dağları’nda, Kafkaslar’da, Çanakkale’de, Sakarya’da savaşıyorduk paşam” yanıtını vermiş.

Atatürk bu anısını naklederken: “Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur” deyip dururmuş.
Günümüzde; “Anamız ağladı” diyene  “Ananı da al git” dediler. “Açız” diyene; “Gözünüzü toprak doyursun” dediler. 128 milyar nerede, şehitler için toplanan paralar ne oldu, deprem fonları nerelerde kullanıldı soruları soruldu, (sorular çoğaltılabilir) cevap vermediler.
Bugün: “Hayatımızda, iktidar olarak, vatandaşın sorduğu binlerce sorunun içinden, bir tanesine cevap verdik” diyebilecek bir babayiğit var mı?
2 Temmuz, (1993) Sivas Madımak Otel’de; sanatın içine tükürüldüğü, 35 sanatçının yakılarak öldürüldüğü günün yıldönümüdür.
Bugün: “Sanatsız kalan milletlerin hayat damarlarından biri kopmuştur” diyebilecek bir babayiğit var mı?
            Girişi; en eski  ile en yeniyi karşılaştırarak yapmıştık. Yazının sonunu da öyle bitirelim.
Yıl 1939. Bir tren köprüsünün açılış töreni öncesi, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya: İlk tren geçene kadar, müteahhit ve mühendislerin o köprünün  altında durmalarını emretmişti.
Karadeniz’de, selin daha önce yıktığı köprülerin yerine yapılanları da son sel alıp götürmüş.
Bugün; bu köprüleri yapan müteahhit ve mühendislere: “Sel geçene kadar o köprülerin üstünde duracaksınız” diyebilecek bir babayiğit var mı?
Bu kadar soru yeter herhalde.  YANIT VEREBİLECEK BİR BABAYİĞİT VAR MI?
02.06.2022                             Mehmet USLU- Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ