BÜROKRASİYİ ALAŞAĞI ETMEK, DEMOKRASİYİ KATLETMEKTİR
Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati, yabancı yatırımcılarla görüşmesinde: “Bir problem mi yaşadınız, rahat olun. Bize hemen ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanı’mız var. Mevzuatı da değiştiririz” demiş.
Bürokrasi: Devletteki yönetim örgütlenmesidir. Bürokrat deyince; kamuya atanmış yöneticiler akla gelir. Müsteşarlar, büyükelçiler, konsoloslar, milli eğitim müdürleri, ataşeler, kaymakam ve valiler, daire başkanları birer bürokrattır. Bugün; atama ile iş başına gelen bakanlar bile, bürokrat sayılabilir.
Alaşağı etmek: Yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmaktır. Yani, alaşağı etmek, bir nevi; kanun, kural, hukuk, insan hakkı tanımamaktır.
Demokrasi: Vatandaşların ya da üyelerin, devlet veya organizasyon politikasını şekillendirme konusunda, eşit hakka sahip olduğu bir yönetim şeklidir.
Emekli Tuğgeneral, Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Bilimsel Danışmanı Naim Babüroğlu, demokrasiyi şöyle tarif eder: “Demokrasi, sadece seçimlerde çoğunluğun iktidarı belirlemesinden ibaret değildir. Demokrasi, hukuk ve çeşitli mekanizmalarla iktidarın uygulamalarını düzenleyen ve denetim altında tutan bir kurumlar silsilesidir.” Nebati’nin söyleminde; hukuk var mı, dahası; demokrasi var mı?
Bugün ülkemizde; M.Ö: 469-399 yılları arasında yaşamış, Antik Yunan Filozof’u Sokrates’in geçerli olmayacağını savunduğu demokrasi uygulanmaktadır. Sokrates öğrencilerine: “Cehaletin yüksek olduğu bir toplumda, demokrasi geçerli değildir” diyormuş.
Bir gün bir öğrencisi Sokrates’e: “Eğer demokrasi, çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? Şu halde, sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi, haklı da sayılamaz” demiş.
Bunun üzerine Sokrates: “Bize söyler misin, bilge olmak mı daha zordur, yoksa cahil olmak mı” deyince, öğrencisi: “Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak, araştırmak ve yorulmak gerekir. Cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur” yanıtını verir.
Herkesin bilge olması diye bir şey söz konusu değildir. Ancak, bir iş yapmak veya seçimlerde bilinçli oy kullanabilmek için toplumun belli bir eğitim düzeyinde olması kaçınılmazdır. Türkiye’de, kitap veya gazete okuyan insan sayısının, gelişmiş ülkelere göre çok gerilerde olduğu bir gerçektir. Cahil insanı kandırmak kolaydır. AKP, bu ülkede 20 yıldır iktidar olabilmiş veya iktidarda kalmışsa bunu: ilk olarak demagojiye, daha sonra da alaşağı ettiği bürokrasiye borçludur.
Demagojiye örnek mi istiyorsunuz, buyurun okuyalım.
Bir iktidar yetkilisi ekranlara çıkıyor ve “Avrupa bizi kıskanıyor, Avrupa’da en ucuz akaryakıtı biz satıyoruz” diyor. Motorin ve benzin fiyatları üzerinden bir değerlendirme yapalım mı?
Fiyatlar Türk Lirası olarak yazılmıştır. Motorin: Almanya’da: 28,95 TL. İngiltere’de: 29.78 TL. Türkiye’de: 23.03 TL. Benzin: Almanya’da: 30.10 TL. İngiltere’de: 30.76 TL. Türkiye’de: 20.60 TL. Fiyatlara baktığımızda, Almanya ve İngiltere’deki fiyatlar, bizden birbuçuk kat daha pahalı. Cahil vatandaş hemen: “Gördün mü, bizde akaryakıt, gerçekten Avrupa’ya göre ucuzmuş” diyor.
Sokrates’in öğrencisi: “Bilge olmak için okumak, araştırmak ve yorulmak gerekir, cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur” demişti. Toplum olarak okumaya, araştırmaya ve yorulmaya gerek duymuyoruz ya. Ben okudum, araştırdım, biraz da yoruldum.
Asgari ücretle çalışan bir insan, 1 saatte: Almanya’da: 144,7 TL. İngiltere’de: 184,9 TL. Türkiye’de ise sadece: 24,6 TL kazanıyormuş. Akaryakıt, bizden birbuçuk kat pahalıydı. Ama asgari ücretlinin bir saatte kazandığı para, bize göre Almanya’da altı kat, İngiltere’de: yedibuçuk kat daha çok.
Almanya’da asgari ücretli 1 saat çalışarak 5 litre, İngiltere’de 6 litre, Türkiye’de 1 litre benzin alıyor.
Bürokrasinin alaşağı edildiği örneklere gelirsek:
Öncelikle şunu vurgulamalıyım ki; alaşağı ediliriz korkusuyla, TÜİK; zamları görmüyor, Diyanet; Atatürk’ü görmüyor, yargı; Atatürk’e hakaret eden yandaş suçluları görmüyor.
Bir seçimde oy sayımı yapılırken trafolara kedi girmişti, onu saymıyorum. 16 Nisan 2017; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş referandumu. YSK bürokrasisi alaşağı edilmiş, maç başladıktan sonra kural değiştirilmiş, yasada açıkça yazılmasına rağmen geçerli olmaması gereken mühürsüz oy pusulaları geçerli sayılmıştı.
Tarih 31Mart 2019. Yerel seçimler. AKP, birçok büyükşehir gibi İstanbul’u da kaybetmişti. Olmazdı, olamazdı. Kabak yine YSK’nın başına patladı. Aynı zarftan çıkan 3 oy geçerli, büyükşehir belediye başkanına verilen oy geçersiz sayıldı. Sandık kurulları hakkında suç duyurusu yapıldı. YSK alaşağı edilirken, sadece başkanlık seçimi iptal edildi ve 23 Haziran 2019’a randevu verildi. Aslında alaşağı edilen sadece bürokrasi değil, ortada katledilen bir demokrasi vardı.
23 Haziran 2019 günü sandık kurulduğunda İstanbul Seçmeni: 13 bin oy farkını 800 bine çıkararak, bürokrasiyi alaşağı edenleri alaşağı etmiş, iktidara; büyük bir demokrasi dersi vermişti.
Bu Millet, bu Z Kuşağı, bundan böyle önüne ilk sandık konulduğunda; bürokrasinin alaşağı edilmesine de, demokrasinin katledilmesine de izin vermeyecektir. Bu, böyle biline.
Saygılarımla. 26.03.2022 Mehmet USLU– Emekli öğretmen
- HEM MEYDANI HEM YOLU, İKİSİ DE DEFOLU - 29 Mart 2024
- PROJELER MEZARLIĞI KEŞAN - 24 Mart 2024
- İFTİRA DEĞİL, GERÇEK… - 17 Mart 2024
- VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM, İKTİDARIN DERDİ SEÇİM - 10 Mart 2024
- 31 MART 2019’DAN 31 MART 2024’E - 3 Mart 2024
- YANLIŞLARLA DOLU OLAN KİTAPLAR - 18 Şubat 2024
- KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ - 11 Şubat 2024
- DESTANIN HÜSRAN SAYFALARI - 27 Ocak 2024
- MECBUREN MECBUREN MECBURİYETTEN… - 14 Ocak 2024
- BİR YOL HİKÂYESİ - 6 Ocak 2024