Reklam
Reklam

YENİ BİR YAFTA

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 12.09.2021

Geçen haftaki yazımda: AKP lider ve sözcülerinin: 2023 ve 2051, hatta ve hatta 2071 vizyonlarından söz ettiğini yazmış, yazımın sonunu da: Son yerel seçim sonuçları ve anketler; AKP vizyonlarının hayal olarak kalacağını gösteriyor. Barajı düşürme çalışmaları; muhalefeti bölmekten, sosyal medya düzenlemeleri de; muhalefetin ve sosyal medya fenomenlerinin sesini kesmekten başka bir işe yaramayacaktır” şeklinde bitirmiştim.
20 yıla yaklaşan iktidarlarında, sanki yeni akıllarına gelmiş gibi AKP yetkilileri, yeni bir anayasa yapma hazırlığındadır. Bunun yanında, muhalefeti nasıl böleriz veya toplumda etkisini giderek artıran sosyal medyayı nasıl sustururuz konusunda da çalışmalar yapılıyor.
AKP sözcüleri ve yandaş basın, bugüne kadar yapılanlara muhalif olanları, en çok terör yanlısı, hatta terörist ve hain olmakla suçluyorlardı.
Merhum başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in meşhur bir sözü vardır:
“Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.” Genel ve yerel seçimlerin normalde 2023 Haziran ayında yapılması gerekmektedir. Ama Türkiye  siyasetinde her şey, her an değişebilir.
Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nı bölebilmek, kendisine  bir avantaj sağlamak için her türlü oyunu kendine mübah (yapılmasında din yönünden sakınca görülmeyen) görmektedir.
Yazılı ve görsel basında her gün, cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları sürüp gitmektedir. Bir yandan muhalefetin bir türlü aday açıklamadığı değerlendirmelerine yer verilirken, bir yandan da adayların ittifakı parçalayacağı yorumlarına yer verilmektedir. Seçim sathına girilmeden aday belirlemenin bir yararı olmayacaktır. Demirel’in dediği gibi siyasette 24 saat sonrasının ne getirip ne götüreceği belli değildir.
Cumhur İttifakı’nın adayı bellidir. Millet İttifakı’nda birden fazla aday isminin geçmesi, AKP ve yandaş çevrelerinde olumsuz olarak yorumlanmaktadır. Halbuki siyasette çok seslilik; orada demokrasinin olduğunun göstergesidir.  Karşı taraf ise çok sesliliğe, bölünme olarak bakmaktadır. .
İktidar ve yandaşları, bugüne kadar uyguladıkları taktiklerin ilk yapılacak seçimde pek bir işe yaramayacağını görmüş olacaklar ki, muhalefeti yeni bir yaftalama yöntemi ile vurmanın yollarını aramaktadırlar. Bu yaftalama yönteminde araya, din olgusunu ve dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı sokmuşlardır. Amaç; muhalefeti, özellikle de CE-HA-PE’yi din karşıtı veya dinsiz olarak gösterebilmektir. Yapılanların, muhalefet, özellikle de CHP tarafından eleştirileceği aşikardır.
Yapılanlar Nedir? Devlet protokolünde Diyanet, 40 sıra birden atlayarak, elli ikinci sıradan, on ikinci sıraya yükselmiştir. Protokol sırası Genelkurmay’ın iki sıra önündedir.
2021 Adli Yıl ve yeni Yargıtay Binası Açılışı; Diyanet İşleri Başkanı’nın duaları ile yapılmıştır. Muhalefetin itirazlarına karşı savunma hemen hazırdır. Neymiş efendim: “23 Nisan 1920’de  ilk Meclis de dualarla açılmış.” 101 yıl öncesi ile, Anayasa’sının 2. Maddesinde “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” ibaresi yazılı Türkiye Cumhuriyeti birbirine karıştırılmamalıdır.
İlk Meclis açıldığında bu topraklarda, Osmanlı  Devleti ve Padişahlık vardı. Laiklik İlkesi yoktu. Halkın belki de tamamına yakını “Padişahım çok yaşa” diyordu. Ulus ve Millet kavramı yoktu. Halkın dini duyguları örselenerek, onları bir kurtuluş mücadelesine dahil etmek kolay değildi.
Ülkemizde, yolsuzluk ve hırsızlıkların, kötülüğün anası olduğunu ağzına almayan Diyanet İşleri Başkanlığı, Sosyal Medya Düzenlemesi konusunda adeta fetva veriyor: “Hukuk yetmezse, fıkıhla düzenlenir” diyor. Fıkıh: “İslam Hukuku’nda yer alan din ve toplum kurallarının bütünü” demektir.
Diyanet İşleri Başkanlığı: İslâm dininin, inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli kurum” olduğunu unutmuş gibi davranmaktadır. Onların görevi; siyasetle değil, ibadetle ilgili konular üzerinde konuşmak olmalıdır.
Bugün Diyanet İşleri Başkanı: “İnanç; siyasete, adalete, yargıya yansımasın” istiyorlar diye  eleştiride bulunuyor. Böyle bir söylem, inanç; siyasete de, adalete de, yargıya da yön versin demektir. Cesaret edebilse: “Şeriat uygulansın” diyecektir. Hutbelerde, Atatürk adını anmaktan bile imtina eden Diyanet İşleri Başkanı şunu bilmelidir ki: Atatürk olmasaydı: Senin dinin de, imanın da, Kur’an’ında, namazın-niyazın da, hatta ve hatta cübbesini giydiğin makamın da olmayacaktı.
AKP iktidarı ve yandaşlarının, muhalefeti karalamak ve kötülemek adına bugüne kadar ortaya attığı yaftalar bir nebze olsun işe yaramış görünmektedir. Ama 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, karalama kampanyalarının pek işe yaramadığı meydandadır. Hele YSK’nın bile devreye sokularak İstanbul seçiminin iptali bir şekilde ters tepmiştir.
Muhalefete karşı kullanılan hain, terörist yaftasından sonra, din düşmanlığı veya dinsiz yaftası ne kadar işe yarayacaktır, bunu  zaman gösterecektir.
Sosyal medyanın etkisi, Z kuşağı gibi  etmenler bu yaftalamalardan ne kadar etkilenecektir, bilemiyoruz. Yazılı ve görsel medyaya yansıyan anket sonuçlarının; Cumhur İttifakı’nı rahatsız ettiği meydandadır. Bunu kırma çalışmalarının ne kadar başarılı olacağını bugünden kestirmek imkansızdır.
Türkiye’nin uçamadığını gösteren ekonomik veriler; Cumhur İttifakı’na, yapılacak ilk seçimde kırmızı kart gösterileceğinin gerekçesi olabilir. Din yaftasını kırmak da muhalefetin görevidir. Sosyal Medya, yandaş basının pabucunu bir şekilde dama atmıştır. Onun etkisi de gözardı edilmemelidir.
Ülkem ve Türk Halkı için hayırlısı ne ise o olsun.
Saygılarımla. 12.09.2021  Mehmet USLU- Emekli Öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ