Reklam
Reklam

ALMANYA BİZİ KISKANIYOR

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 28.08.2022

Yazı başlığına girmeden, eğitimle ilgili bir konuya kısaca değinmek istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığı, 19 Kasım’da; daha önce; eğitim fakültelerini bitirip, KPSS’ye giren, mülakata tabi tutulan, yani diplomasına rağmen  sınavla işe başlayan öğretmenleri  kariyer sınavına alacakmış. Bu sınavda; uzman öğretmen, başöğretmen belirlenecekmiş. Bu ülkede bir tane başöğretmen oldu, Onun adı Mustafa Kemal Atatürk’tü. Önce eğitimde ki üst düzey yöneticileri bir sınava alsak! Neden mi?

         Milli  Eğitim Bakanımız; elektronik ve haberleşme mühendisiymiş. 3 yardımcıdan biri makine mühendisi, biri de ilâhiyatçıymış. Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü ile AB Dış İlişkiler Müdürü iktisatçı, Strateji Geliştirme Başkanı ve Teftiş Kurulu Başkanı makine mühendisi, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü ilâhiyatçı, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Genel Müdürü Cerrah, Destek Hizmetleri Genel Müdürü de turizmciymiş. Yani çoğunun, eğitimle bir ilgisi yok. Eğitimci olmayanlar, hem eğitimi yönetecek, hem de gerçek eğitimcileri sınava tabi tutacak!!!
Hitler diktatörlüğünden kaçan birçok bilim adamı, Mustafa Kemal’in davetiyle Türkiye’ye sığınmış, cumhuriyet sonrası, fabrikalaşma çalışmalarında önemli katkılar sunmuşlardı.
1939-1945 döneminde 2. Dünya Savaşı’nda yanıp yıkılan Almanya, kısa sürede kendini toparlamış, 1960’lı yıllarda, Türkiye dahil, birçok ülkeden işçi almaya başlamıştı. Bugün Almanya’da belki de üçüncü kuşak Türk İşçileri çalışıyor.
Almanya kısa süre önce, hava meydanlarında;  2.550 Euro ücretle çalıştırılmak üzere 7200 işçi talebinde bulunmuş. 7049 kişi başvurmuş. Kaç kişi mi almışlar? Sadece 1 (BİR KİŞİ) kişi. Neden mi? Yabancı dil yok, konu ile ilgili bir işte çalışmamışlar, bazıları da sahte evrak düzenlemiş.
Almanya’dan Türkiye’de çalışmak için başvuru yapan var mı? Tabii ki yok. İşin bir başka boyutu da şu: Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’ın açıkladığına göre ülkemizde; 13 milyon civarında mülteci bulunmakta. Peki, dünyanın değişik ülkelerinden buraya sığınanların amacı; Türkiye’de kalıp yerleşmek mi? Elbette değil. Çoğunun amacı; Türkiye’yi bir sıçrama tahtası olarak kullanıp, kapağı Avrupa’ya atmak. Bu sığınmacılar, Almanya’nın kıskandığı Türkiye’de neden kalmıyorlar?

         Avrupa İstatistik Kurumu verilerine göre AB ülkelerine iltica başvurularında; Suriyeliler, Afganlar,  Venezuelalılar ilk sıralarda. Dördüncü sırada Türk Vatandaşları var. 2021 yılında; 20.300 kişi, 2022 ilk sekiz ayda; 17.465 kişi, öncelik  Almanya’ya olmak üzere iltica başvurusu yapmış.
Yetkililer: “Almanya bizi kıskanıyor” diyor. Yerli ve yabancı vatandaşlar, kıskanılan ülkeye değil, kıskanan ülkeye iltica etmek istiyor. Sizce, bu işte bir terslik yok mu?
Size: ilk açıklamada kıskanılacak, son açıklamada utanılacak bir haber sunmak istiyorum:
İddiaya göre; 5. İslami Dayanışma Oyunları, İstanbul’da yapılacakmış. 2019 yerel seçiminde AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini kaybetmesi nedeniyle, Konya’ya alınmış. Araya pandemi sürecinin de girmesiyle ertelenerek, bu yıl yapılmış. İşte kıskanılacak haber: Türkiye: 24 farklı branşta yapılan oyunlarda; 145 altın, 107 gümüş, 89 bronz madalya kazanarak, toplam 341 madalya ile uluslararası yarışmalarda madalya rekoru kırmış. Bu başarıyı; değil Almanya, dünya bile kıskansa yeri var dediğinizi duyar gibiyim. Kıskanılacak haberin utanılacak tarafı olur mu? Olmaması gerekir, ama orası Türkiye ise olur. Neden mi? 5. İslami Dayanışma Oyunları’nda:
Minder, direk, kronometre, kablo gibi standart ekipmanlar, uluslararası standartta değilmiş.
Tartan pist: beton zemin yerine, kum üzerine inşa edilmiş ve yarışmalarda çökmüş.
Uluslararası federasyonlar, organizasyonu tanımadığı için, hakemler maç ve yarışmaları kokartsız yönetmiş.
Bisiklet madalya töreni; ses tesisatı bozuk olduğu için anonslar; el megafonuyla yapılmış.
Türkiye- Bengladeş kadın hentbol maçının hakemleri, şehirde gezerken maçı kaçırdığı için adı geçen maçı Türk Hakemler yönetmiş.
Atletizimde, pist yarışlarının rekor geçerliliği; pistte yaşanan teknik sorunlar nedeniyle, iptal edilmiş. Kısacası; Almanya’da olmayacak bir organizasyon düzenlenmiş.
Almanya’da okuyup, doktor olmuş iki tıp insanı, orada sağlanan imkânlarla, geliştirdikleri Korona aşısıyla dünya gündemindeler. Dünyanın birçok ülkesinde Almanya’da üretilen bu aşı kullanılıyor. Türkiye’de üretilen aşıyı, tanıyan sağlık kuruluşu da yok, kullanan da yok gibi.
Yazıyı özetlersek:
Öğretmeni, kariyer sınavına alacak eğitim sisteminin tepesinde; eğitimci yok.
Sığınmacı pozisyonundaki dünyadaki tüm insanlar, Türkiye’ye değil, başta Almanya olmak üzere AB Ülkeleri’ne iltica etmek istiyor.
Bir spor organizasyonu düzenliyorsun, dünyada tanıyan federasyon yok.
Bir aşı üretiyorsun, tanıyan yok, kullanan yok. Almanya’da üretilen aşı;  ödüller alıyor, dünya kullanıyor.
Ondan sonra bizi yönetenler: “ALMANYA BİZİ KISKANIYOR” diyor.
Böyle durumlarda ne mi denir? Hadi onu da siz deyiverin.
Saygılarımla.   27.08.2022 Mehmet USLU- Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ