Reklam
Reklam

KÂFİRİN KIZI, MÜSLÜMAN’IN OĞLU

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 05.06.2022

Kâfir: İslam dinî terminolojisinde küfür işleyerek dinden çıktığı düşünülen veya hiç Müslüman olmamış insan demektir.

Güncel bir iki konuya değinip, yazı başlığına geleceğim.

Her sabah uyandığımızda, acaba bu gece neye zam yapıldı diye merak edip soruyoruz. Buna rağmen Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati; %73.50 açıklanan Mayıs sonu enflasyonu için: “Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” diyor, dünyada da enflasyon artışı olduğunu söylüyor. Oysa ABD’de enflasyon; %8,3, Euro Bölgesinde; 8,1, savaşta olan Rusya’da bile %17,51. Her ay açıklanan “madde sepeti ve madde fiyatları tablosu” bu ay yayımlanmamış. Bu da ister istemez, gerçek enflasyon rakamları konusunda bazı kuşkulara neden olmuştur. Temmuz ayı memur maaş artışı düşünülerek, aylık Haziran enflasyonu daha da düşük gösterilebilir.

Yüksek enflasyon, hızlı kredi büyümesi, düşük politika faizi ve kur korumalı mevduat uygulaması, gariban vatandaşın belini bükerken, bankaların kârını uçurmaya devam etmiş. BDDK verilerine göre, bankaların ocak-nisan dönemi toplam net dönem kârları, yüzde 374,1 artışla 20,7 milyar TL’den 98,2 milyar TL’ye yükselmiş.

Sayın Erdoğan’ın, haftalık grup toplantısı haberini izliyorum. Erdoğan konuşmasında: “Sayıştay denetimlerini, açık arama gibi yapmamalı” diyor. Sayıştay’ın görevi; kamu idarelerinin hesap ve işlemlerini incelemek, yanlışlar ve usulsüzlükler varsa bunları, bir rapor halinde Meclis’e bildirmektir. Sayıştay’ın bir uygulamasından söz edelim mi? Sayıştay; CHP’li belediyelerin, yakınlarının cenazelerine gitmek isteyenlere otobüs tahsis ettiği için , bu olayı usulsüzlük olarak görmüş ve uygulamaya yasak getirmiş. Ama Adana’da yapılan Gençlik Festivali’ne, Gençlik ve Spor Bakanlığı yurdun her tarafından öğrenci taşımış, aynı Sayıştay bunu gör(e)memiş.

Bu defa akşam haberlerini izliyorum. Dikkatimi çeken bir haber: İktidar; konut ve arsa satışlarında gazete, tv, internet ilânlarında istenen fiyatlarla, alım-satım işlemlerinde gösterilen fiyatları karşılaştırmak için bir çalışma yapıyormuş. İktidar; beni denetlemeyin, ben sizi denetleyeyim diyor.

Yazı başlığına gelelim mi?

WhatsApp grubu paylaşımından bir alıntıdır:

Adı ve soyadı: Catharina –Amalia Beatrix Carmen Victoria. 2003 yılında doğan ve Hollanda tahtının varisi olan Catharina 17 yaşını bitirip 18’ine girecektir. Hollanda geleneklerine göre reşit olacak prensese, kraliyet ailesini temsilde kullanmak üzere bir ödenek verilmesi gerekiyormuş. Hollanda Temsilciler Meclis toplanıp, prensese, 2021 yılı Aralık ayı için 111 bin euro, 2022 yılı için de; 1,5 milyon euro ödenek belirlemiş.

Başbakan Mark Rutte meclisin bu kararını bildirmek için Kraliyet Sarayı’na gitmiş. Başbakan; ödeneğin yeterli görülmemesi halinde, artırım için meclise teklif yapabileceğini bildirmiş. Kral ve kraliçe birbirinin yüzüne bakarken, 17 yaşındaki müstakbel kraliçe Başbakan’a:

“Ben bu ödeneği kabul etmiyorum. Bu para, Hollanda Vatandaşları’nın vergileridir. Onlar bu parayı çalışarak kazandı ve kazandığı paraların vergilerini ödediler. Oysa ben çalışmıyorum. Bu parayı hak etmek için hiçbir hizmette bulunmadım. Hakkım olmayan bir parayı alacak olursam, kendime saygı duyabilir miyim? Ben kendime saygı duymaz iken Hollanda Halkı’ndan bana saygı duymasını bekleyebilir miyim? Lütfen bu ödeneği iptal ediniz. Bu mümkün değilse Hollanda Hazinesi’ne gelir olarak kaydediniz” demiş.

İletiyi ilk paylaşan Temel Sağıroğlu, müstakbel kraliçenin sözlerine şöyle bir yorum getirmiş:

“Sen ne yaptın kâfirin kızı Catharina. Senin dünyadan hiç mi haberin yok? Günde beş defa secdeye gidip hiçbir iş yapmadan beş yerden maaş alan dini bütün Müslümanları duymadın mı? Zamlarla inim inim inleyen fakirlerden alıp dövize endeksli hesaplar aracılığı ile zenginlere veren politikacıları görmedin mi? Bal tutan, parmağını yalar atasözünden de mi haberin yok” demiş.

Yukarıda, WhatsApp’tan bir paylaşım almıştım. Şimdi de CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’dan bir paylaşım alalım:

Deniz Yavuzyılmaz’ın yaptığı tespite göre; daha önce yolu bir şekilde AKP ile kesişmiş olan yandaşın biri, bir yerde genel müdürlük koltuğuna oturmuş. O koltuktan aldığı dolgun maaş ona yetmemiş olacak ki, AKP ona iki ayrı bankada da yönetim kurulu üyeliği koltuğu tahsis etmiş. Yine Yavuzyılmaz’ın ifadesine göre, bu kişinin üç görev için aldığı ücretlerin toplamı; 176 bin TL imiş.

Kâfirin kızı; “ben hak etmediğim parayı almam” derken, Müslüman’ın oğlu bir TC Vatandaşı, hak etmediği onbinleri, yüzü kızarmadan cebe indiriyor. Üzülerek belirtmek isterim ki; ülkemizde üç, hatta beş yerden maaş alanların sayısı, hiç de az değildir. Acaba; açlık ve yoksulluk sınırında yaşayanların aldıkları ücretler, bu kişilerin aklına hiç gelir mi? Ayda, 2 bin 500 lira ile geçinmek zorunda olanları düşünürler mi?

Müslüman toplumu arasında, Peygamber’imiz Hazreti Muhammed’e atfedilen: “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” söylemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Peki bu söylemi, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde uygulayan kaç kişi vardır?

Vatandaşın biri; ayda 2 bin 500 lira ile yaşam mücadelesi verirken, yandaşın biri; ayda 176 bin lira kazanarak, paraya para dememektedir.

Kâfirin kızı; insan olana mutlak bir ders verirken, Müslüman’ın oğlu; ne yazık ki bu konuda sınıfta kalmıştır.

Saygılarımla. 04.06.2022 Mehmet USLU– Emekli öğretmen

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ