KUYRUK
Yazımıza, kısacık bir hikâye ile başlamaya ne dersiniz?
Delikanlı, İstanbul’da bir büronun camında: “Eleman aranıyor” ilânını görür ve nasıl bir eleman arandığını sorar. Rusya’dan bir sirk gelmiştir. Sahneye çıkmadan önce, revü kızlarının her türlü hazırlığına yardımcı olmak için eleman alınacaktır. Delikanlı; “beni de yazın” deyince: “Yarın sabah saat 08.00’da Adapazarı’nda ol” derler. “İş İstanbul’da değil mi” diye sorunca da: “Evet, iş İstanbul’da ama başvuru kuyruğu Adapazarı’nda” yanıtını verirler.
Bu hikâyeyi niye mi anlattım? İlâhiyatçı Yazar Emine Şenlikoğlu: “Atatürk ve İnönü’nün milli eğitimimizi ABD’ye teslim ettiği anlaşma, 2023’te doluyor” demiş. Öncelikle şunu vurgulamak isterim ki; Atatürk ve İnönü’nün eğitim anlayışı, kalkınmayı köyden başlatacak Köy Enstitüleri’ne dayanıyordu. İnönü, benim köyümde bile işlikli bir ilkokul binası yaptırmıştı. 1950’de iktidara gelen DP, komünist binası deyip o binayı yıkmış, yerine yeni bir okul yapmıştı. İlkokul çocukları, Amerikan süttozu ve margarin yağı ile İnönü zamanında değil, DP döneminde tanışmıştı.
İkinci bir konu da, bugün; “ABD üniversitelerinde burslu okumak üzere öğrenci alınacaktır” diye bir ilân asılsa; herhalde kuyruk, Adapazarı, Ankara veya Erzurum’da kalmaz, İran sınırlarını dahi geçerdi, diye düşünüyorum.
Yazı konusu olan kuyruk; iktidara güvensizlik kuyruğudur. Önümüzdeki yıl, işsizlik kuyruğu azalacaktır. Nasıl mı? Üniversiteye girişte baraj puanı kaldırıldı. Herkes üniversiteye girebilecek, her üniversitenin kontenjanı dolacak, işsizlerin sayısı otomatikman düşecek. Giriş puanı sıfırlanınca, eğitimin kalitesi de sıfırlanacak. Bügün üniversiteye giremeyenler işsiz görünüyor, dört yıl sonra bitirenler de işsiz kalacak. Ama puan sıfırlaması, belki de 2023 seçimlerinde AKP’ye yarayacak.
Günümüz iktidarı; tek parti dönemi ve daha sonraki sol parti iktidarlarının kuyruklarını dilinden düşürmemektedir. Osmanlı’nın bize bıraktığı mirası, Kurtuluş Savaşı’nı, üretim adına hiçbir fabrikanın olmadığını, 2. Dünya Savaşı’nı hesaba katmadan yapılan bu değerlendirmeler, haksızlıktır.
Elektronik çağı dediğimiz 21. yüzyılda bugün yaşadığımız kuyruklar ise tamamen yönetim beceriksizliği kuyruklarıdır, biraz daha ucuza mal alma kuyruklarıdır. Günümüzde, akaryakıt kuyruğu, yağ kuyruğu, bir de, iktidarın yoksullaştırdığı vatandaşın girdiği ucuz ekmek kuyruğu var. Akaryakıt ve yağ kuyruğunu nedeni; bugün 10 liraya alınan bir malın, yarın kaç lira olacağı korkusudur. Çünkü ülkemde üretim yok, her şey ithalata dayalı. Sanayi; montaj sanayii. Paramızın uluslararası piyasalarda değeri yok. Pul olan paramız, bugün savaşta olan Rusya ve Ukrayna paraları ile, kaynayan kazan Suriye parası karşısında bile her gün, durmadan değer kaybetmektedir.
İktidara sorarsanız, fahiş fiyat artışlarının nedeni, Karadeniz’in kuzeyindeki savaştır. Yağ zammı ve kuyruklarını ise muhalefetin kışkırtmasına bağlıyorlar. Peki soruyorum:
Türk lirasının durmadan değer kaybetmesini, akaryakıta akşamdaaan akşama zam yapılmasını muhalefet mi kışkırtıyor? 2021 yılı sonunda; Dolar 18 liraya, Euro 20 liraya çıktığında, enflasyon; %36,08 olduğunda, elektrik faturalarına %52 ve %127 zam yapıldığında, market raflarındaki etiket fiyatları tavan yaptığında, asgari ücrete yapılan %51 zam, daha birinci ayını doldurmadan buhar olduğunda; savaş mı vardı?
Yukarıda, kuyrukların nedeni, yönetim beceriksizliği dedim. Örnek mi? Buyurun, okuyun.
Enerjide, (akaryakıt ve doğal gaz) kime bağımlıyız? Rusya’ya. Peki, nükleer enerji santralını kim yapıyor? Ruslar. Türkiye, 20-25 yıl öncesine kadar tarım ürünlerinde kendi kendine yeten, dünyadaki 7 ülkeden biriydi. Girdi maliyetiyle köylü, çiftçi ve tarımı bitiren AKP, ülkemizi, ithal samanla, ithal inek besleyen ülke haline getirdi. İthal demişken aklıma geldi. Atatürk: “Beni, Türk Hekimlerine emanet ediniz” demişti. Erdoğan: “Giderlerse gitsinler” diyor. Yakında, doktor ithal edersek, şaşırmayız herhalde. (Yazımı Cuma günü yazmıştım. Cumartesi; yerel basın: Keşan’da 14 doktor kadrosu boş. Sosyal Medya iletisi: Ümit Özdağ; İstanbul’a ataması yapılan aile hekimlerinden yalnızca 6’sının Türk olduğu görüldü. Listede; 22 atanan isim var.)
Tarladaki tarımı bitiren iktidar, şimdi de gözünü, ormandaki zeytin ağaçlarına dikti. Zeytin ağacı sökülüp maden çıkarılacak, sonra da o alan ağaçlandırılacakmış! Ölmez ağacı da denilen binlerce yıllık ağaçları söküp yeniden yeşertmek o kadar kolay mı? Bir de, tarım ve zeytinlik alanlarını talan etmenin adına: “Kamu yararı” diyorlar. Güler misin, ağlar mısın?
Yıllarca, her seçim arefesinde, pertrol buluyorduk, doğal gaz buluyorduk. Ne oldu o petrol ve doğal gaz kaynakları? İnek içip ormana mı kaçtı, ormanı balta mı kesti?
Bu ülkede kuyrukla sorunu olmayanlar, kuyruğa girme gereği duymayanlar yok mu? Olmaz olur mu? Mesela: üç, beş, on yerden maaş alanlar, yap, işlet, devret modeliyle ihale kapanlar, kur korumalı mevduat hesabında parası bulunanlar, asgari ücretin en az; beş,on, onbeş, yirmi, hatta yirmibeş kat fazlası maaşla çalışanlar, kuyruğa girme gereği duyarlar mı?
Vatandaş seçim sandığı kuyruğuna girdiğinde; bugünkü güvensizlik kuyruklarını hatırlarsa!!!
Saygılarımla. Mehmet USLU- Emekli öğretmen
- HEM MEYDANI HEM YOLU, İKİSİ DE DEFOLU - 29 Mart 2024
- PROJELER MEZARLIĞI KEŞAN - 24 Mart 2024
- İFTİRA DEĞİL, GERÇEK… - 17 Mart 2024
- VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM, İKTİDARIN DERDİ SEÇİM - 10 Mart 2024
- 31 MART 2019’DAN 31 MART 2024’E - 3 Mart 2024
- YANLIŞLARLA DOLU OLAN KİTAPLAR - 18 Şubat 2024
- KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ - 11 Şubat 2024
- DESTANIN HÜSRAN SAYFALARI - 27 Ocak 2024
- MECBUREN MECBUREN MECBURİYETTEN… - 14 Ocak 2024
- BİR YOL HİKÂYESİ - 6 Ocak 2024