Reklam
Reklam

REFORM NEDİR?

Mehmet Uslu
Mehmet Uslu
  • 31.07.2022

20 yıllık AKP İktidarı, sağlık ve eğitimde yaptıklarını, bu millete reform diye yutturmaya devam etmektedir. Daha önceki yazılarımda, sağlıkla ilgili konulara değindiğim için bugün eğitim üzerinde duracağım.
Son yapılan üniversite sınav sonuçlarını açıklayan Milli Eğitim Bakanı bile ortalamaların hüsran yarattığını söylüyor. 96 bin aday sıfır çekmiş. Baraj kaldırıldığı için sınavı kazananlar çok gibi görünüyor.

            Dershane işletmecisini Milli Eğitim Bakanı, Otel işletmecisini Turizm Bakanı, Ticaret uğraşısı olanı Ticaret Bakanı yaparsanız; olacağı budur. Üniversite sınav ve sonuçlarıyla ilgili, Milli Eğitim Bakanı’nın fazla söyleyeceği bir şey yok ki; onun yerine eğitimle ilgisi olmayan iki bakan konuşmuş.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank: “Üniversiteye başlıyorsanız, kafanızdaki ilk hedefiniz bir yerde istihdam edilmek olmasın. Bir yerde işe gireyim, maaşımı alayım düşüncesi; genç arkadaşlarımızın potansiyellerini düşüren bir düşünce” demiş.
Güler misiniz, ağlar mısınız? Bütün dünyada, en yüksek eğitim kurumu üniversitedir. Hayal ettiği işi-mesleği yapmak için eğitimde yıllarını veren kişi, okulu bitirince bir iş sahibi olmayı nasıl düşünmez. Üniversite mezunu, bir işi yapmaya aday olmayacak da, okuma yazması olmayan mı istihdam edilecek. Bu düşünce, AKP zihniyetinden başka bir şey değildir. Yandaş olduğun zaman sana bütün kapılar açıktır, diplomaya gerek yoktur. Bir geceyarısı kararnamesi ile hak etmediğin halde kendini ballı bir koltukta buluverirsin. Yandaş isen sana hayat: Oh ne rahat.

            Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun söylemi ise daha vahim. O da: “Kırsalda çok çocuk var, bunlar okumak için değil, laf olsun diye geliyorlar. Sınavlarda puanları, bunlar düşürüyor” demiş. Bu zihniyet; Köy Enstitülerini kapatan zihniyetten farklı bir zihniyet değildir. Bunu da nereden çıkardın diye mi soruyorsunuz? Köy Enstitüleri’nin kapatılması tartışmalarının yaşandığı yıllarda, Hasan Ali Yücel’in: “Zararları nedir?” sorusuna, toprak ağası ve aynı zamanda milletvekili olan birisi: “Ben, üçü beşi bilmem, bindiğim eşek benden akıllı olmayacak. Olursa, düşürür, okuyan köylü zapt olmaz” yanıtını verir.
O milletvekili ve toprak ağası bugün hayatta değildir. Ona yanıt veremeyeceğim. Ama halen görevde olan Sayın Veysel Eroğlu’na bir yanıtım olacak: “Bunlar okumak için değil, laf olsun diye geliyorlar, puanları bunlar düşürüyor” deyip küçümsediğiniz köy çocukları, üniversiteye gidip okumasaydı: (Adı geçenlerin hepsi bir köy çocuğudur.)
Süleyman Demirel; önce mühendis, sonra başbakan, hatta cumhurbaşkanı olabilir miydi?
Aziz  Sancar; profesör olup, Nobel Ödülü alabilir miydi?
Fakir Baykurt’un yazım alanında, Cüneyt Arkın’ın sinema dalında, Arif Sağ’ın müzik piyasasında bir star olması mümkün müydü?
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması, hatta adının cumhurbaşkanlığı adayı olarak geçmesi konusu, gündeme gelir miydi?
Profesör Yaşar Nuri Öztürk; dini konularda ciltler dolusu kitaplar yazabilir miydi?
Şimdi de sizlere: Reformun ne olduğunu, söylem ve eylemlerle aktarmak istiyorum.
Yukarıda, eğitimle ilgisi olmayan iki bakanın konu ile ilgili söylemlerini aktardım. Şimdi de; Köy Enstitüleri Kurucusu Hasan Ali Yücel’in eğitimle ilgili sözlerini paylaşacağım.

            “VATANIN DAĞLARINDA, BAYIRLARINDA, KIRLARINDA, HATTA EN ÜCRA YERLERİNDE; KENDİ BAŞINA AÇIP SOLAN ÇİÇEK BIRAKMAYACAĞIZ” demiş.
Şimdi de gelin, reformun ne olduğunu; söylemle değil, eylemle görelim.
Yıl; 1944. Ilgaz Dağı eteklerinde kurulmuş köye gelen bir araç, ilkokul binası önüne gelince durur. Sağ kapıdan inen kişi okula yönelir. Okulun Başöğretmeni tarafından karşılanır. Beraberce okulun sınıflarını gezmeye başlarlar. Başöğretmen onu müfettiş sanmaktadır. Dışarıda yağmur vardır. Bir sınıfa girdiklerinde, tavandan içeriye su damladığı görülür. Gelen kişi nedenini sorar.
Başöğretmen: “Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yazdım ama kimse ilgilenmedi” der.
“Siz bir şey yapamaz mısınız?” dediğinde, Başöğretmen: “Ben Başöğretmenim, dam aktarıcısı değilim” karşılığını verir.
Gelen kişi bir merdiven bulmalarını söyler. Merdivenle çatıya çıkıp, kırılmış kiremitleri sağlamları ile değiştirip aşağı iner.
“Bir daha dam akarsa; Çankırı’ya bildirme, bana haber ver, ben gelip hallederim” der ve Başöğretmen’in bir şey söylemesini beklemeden; kartını uzatır, başka bir köye gitmek üzere araca binip oradan uzaklaşır.
Kartta ne mi yazmaktadır?
İLKÖĞRETİM GENEL MÜDÜRÜ İSMAİL HAKKI TONGUÇ
Eğitimde reform: Temel ve ortaöğretimi imam hatipleştirmek, yükseköğretimde; olaya  sayısal olarak bakıp, okulu sayısını artırmak ve kaliteyi düşürmek,  üniversiteden mezun olsanız bile istihdam edilmeyebilirsiniz deyip, gençleri okuldan soğutmak, puanları bunlar düşürüyor deyip, köy çocuklarını dışlamak değildir.
Eğitimde reform: Vatanın en ücra yerinde bile, kendi başına açıp solan çiçek bırakmayacağız diye haykırabilmektir. Eğitimde reform: Vatanın en ücra yerindeki eğitim kurumunun, her derdi ile dertlenmektir.
Saygılarımla. 30.07.2022   Mehmet USLU– Emekli öğretmen

 

 

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ